Okudukça kendisini daha iyi tanıdığım insan sevmez feylesof Cioran sık sık kendisiyle çelişse de, bu onun endişelerinin en önemsizi.Kendiyle çelişme bir zayıflık bile değil,aksine zihnin diri olduğunun belirtisi.Bir önceki sayfada yazdığını nasıl çürütüyor ikna ediyor.Yazmak, ona göre ne tutarlı olmakla ne de ikna etmek veya okuyucuları hoş tutmakla ilgilidir, hatta edebiyatla dahi ilgisi yoktur. Yazmanın Cioran açısından, tıpkı birkaç yüzyıl öncesinde Monteigne’de olduğu gibi kendine özgü edimsel bir işlevi vardır: birkaç metin yığını üretmek için değil kafanıza göre hareket etmek için yazarsınız; kişisel bir felaketten sonra kendinizi toparlamak ya da kendinizi kötü bir depresyondan çıkarmak, ölümcül bir hastalık sonucu kaybettiğiniz yakın bir dostunuzun yasını tutmak için yazarsınız. Delirmemek, ya da kendinizi veya diğerlerini öldürmemek için yazarsınız.
Yaptığı bir söyleşide" Yazmasaydım, bir suikastçı olabilirdim.” Yazmak, hayat memat meselesidir. İnsan varoluşu, özünde sonsuz bir çaresizlik ve umutsuzluktur. Yazmak ise şeyleri daha katlanılır kılar. “Kitap,” diyor Cioran, “ertelenmiş bir intihardır.”