Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Parçalanmış Hayat

Zygmunt Bauman

Parçalanmış Hayat Gönderileri

Parçalanmış Hayat kitaplarını, Parçalanmış Hayat sözleri ve alıntılarını, Parçalanmış Hayat yazarlarını, Parçalanmış Hayat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
373 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Parçalanmış Hayat’a Bütüncül Bakış
Parçalanmış Hayat Bauman’ın sekiz metninin bir araya getirilmesinden oluşmuş bir kitap. Bu metinlerin ortak noktası ise modernite ile Postmodernite arasındaki önemli unsurların değişimi ve sürekliliği. Örneğin ‘Modern ve postmodern zamanlarda etik veya devlet dediğimiz olgu ve unsurlar nasıl değişti ve hangi unsurları değişmeden kaldı ?’ gibi
Parçalanmış Hayat
Parçalanmış HayatZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 200146 okunma
Sorumlu olmak, çoğu zaman kişinin kuralları yok saymasını ya da kuralların haksız bulduğu biçimde davranmasını gerektirebilir. Vatandaşı, mevcut meydan okumalarla başa çıkabilecek kaynak ve düşünceye sahip bir insan topluluğunu mümkün kılan bir temele oturtacak tek şey böyle bir sorumluluktur.
Sayfa 386 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Reklam
Belirsizlik tam da ahlâki benliğin kök saldığı ve geliştiği topraktır. Ahlâki yaşam sürekli belirsizliğin ol­duğu bir yaşamdır. Ahlâki bir kişi olmak için, kişinin ortak sorum­luluktan kaçılması yolundaki baskı ve ayartmalara dayanmasını sağlayacak büyük bir güç ve esneklik gerekiyor. Ahlâki sorumluluk koşulsuz ve ilke olarak sınırsızdır. Dolayısıyla da ahlâki kişileri şu özellikleriyle tanıyabiliriz: Bunlar ahlâki performanslarından asla memnun olmazlar ve daima yeterince ahlâki olmadıkları kıvrandırıcı kuşkusuyla yaşarlar.
Sayfa 385 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Aidiyet duygusu niçin bir gerekliliktir?
Kişinin kendi kimliğini yalnızca kendi tahmin ve sezgile­rine dayanarak inşa etmesi kolay bir mesele değildir; eğer kendi kimliğini tek başına inşa eden kişiden daha kuvvetli ve uzun ömür­lü bir güç tarafından tanınmıyor ve onaylanmıyorsa bu kimlik pek güven vermez. Kimlik olduğu gibi görülmelidir; toplumsal olarak tanınan kimlik ile sadece bireyin kendisi tarafından tasavvur edilen kimlik arasındaki fark, özgüven ile delilik arasındaki fark gibidir. İşte bundan dolayı bizler sürekli ezici bir “aidiyet gereksinimi” -kendimizi yalnızca bireyler olarak değil, aynı zamanda da büyük bir varlığın üyeleri olarak tanımlama gereksinimi- duyuyoruz.
Sayfa 369 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
İnsanın yaşamını bir hedefe giden yolculuk olarak plan­layabilmesi için, ömrü boyunca haritası aynı kalan ya da çok az de­ğişen bir dünyada yaşaması gerekiyor. Halbuki bugünkü durum hiç de böyle değildir. Bunun yerine, günümüzün insanlarının yaşamı daha çok turistlerinkine benziyor: Bunlar, nerelere gideceklerini ve güzergâhlarının ne olacağını peşinen kararlaştıramıyor ve kararlaş­tırmıyorlar. Bunların emin olduğu tek şey, vardıkları yerlerin nihai hedefleri olup olmadığından emin olmadan sürekli yolda olacakları­dır. Böyle insanların herhangi bir yerde kök salması ve herhangi bir yere güçlü biçimde bağlanması imkânsızdır. Bunların yapacağı iş, her yeri, sadece buradan aldıkları doyumla anlam kazanan du­raklar olarak görmektir. Ve ne zaman buradan aldıkları doyum azal­sa ya da başka yerlerden daha yeşil otlaklar el etse o zaman bura­dan demir almaya hazır olmalıdırlar.
Sayfa 361 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
“Katı olan her şey buharlaşıyor”, hala !
(…) dünya eskisinden (ya da eskiden olduğunu dü­ şündüğümüzden) daha değişken görünüyor. Hayatın çeşitli yönleri­nin anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde birleşebildiği ve bugün yaşananların dünün köklerine ve yarının sonuçlarına bağlanabildi­ği zamanlarda açıkça görünen birlik ve sürekliliğini yitirdi. Bugün çoğumuz yaşadıklarımızdan şunları öğreniyoruz: Etrafımızda gör­düğümüz hiçbir biçim -ne kadar sağlam görünürse görünsün- de­ğişimin dışında kalmıyor; şeyler bir anda ve hiç habersiz dikkat ala­nımıza giriyor ve ondan sonra da hiç iz bırakmadan unutuluyor;«bu­gün çok moda olan şeyler yarının maskarası oluyor; bugün göklere çıkarılan ve şiddetle telkin edilen şeyler yarın aşağılanıyor (tabii eğer hatırlanırsa); zaman -her birinin başı ve sonu bulunan fakat ne öncesi ne de sonrası olmayan- vakalar halinde bölünüyor; bu vaka­lar arasında çok az mantıksal bağ bulunuyor ya da hiç bulunmuyor; ve bu vakalar, tıpkı ansızın ve bilinmedik yerlerden geldikleri gibi, arkalarında kalıcı sonuçlar bırakmadan kayboluyorlar. Başka bir deyişle, içinde yaşadığımız (hayat koşuşturmacalarımızla yarattığı­mız) dünya, parçalanmışlık, süreksizlik ve sonuçsalsızlık ile belir­leniyor.
Sayfa 357 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Reklam
Nereden bakılırsa bakılsın modern örgütlenme, insanların hareketlerini bunların kişisel inanç ve duygularından muaf kılmak için tasarlanan bir aygıttır. Burada disiplin, tüm öteki sorumlulukları rafa kaldıran tek sorumluluktur ve kişinin örgüte karşı ödevlerini düzenleyen etik kod, üyelerin davranışlarını etkileyebilecek ahlâki sorunların önüne geçer. Başka bir deyişle, modern örgütlenme, ahlâki kısıtlamalardan bağımsız bir iş yapma biçimidir. İşte bundan dolayı modern örgütler, ilke olarak, üyelerinin kendi başlarına hareket ettikleri zaman kesinlikle ürpertiyle kaçacakları türden gaddar eylemleri işleyebilir. Ancak bu olmasa bile bunların şu zararlı etkilerinden kaçmak neredeyse imkânsızdır: Bürokratik eyleme katılan insanlar sorumlu ahlâki özneler olmaktan çıkıyor, ahlâki özerkliklerinden sıyrılıyor ve kendi ahlâki yargılarını işletmemeleri (ya da bunlara güvenmemeleri) yönünde eğitiliyorlar. [Yani] Amerikalı psikolog Stanley Milgram’ın deyişiyle -en azından burada kaldıkları süre içerisinde kendi hareketlerinden ve bunların sonuçlarından sorumlu olmadıkları- “ajanlık durumu”na düşüyorlar ve vicdanlarının sesini duymamak için kulaklarını sıkı sıkıya kapatıyorlar.
Sayfa 352 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Kurt muamelesi yapılan insanlar genellikle kurt gibi davranma ve güvenilir sayılan insanlar da genellikle güvenilir olma eğilimi taşıyor. [Yani] birbirimiz hakkında düşündüklerimiz önemlidir.
Sayfa 346 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Entelektüel Kültürel Yasamacı Rolünü Kaybetti.
Ticarileştirilmiş “kültür sahnesi”ne girerek kendi düşüncelerini, portatif kimlik arzlarının yapıldığı kalabalık mağazalarda sıradan bir ürünmüş gibi sunmadıkları sürece entelektüellerin müreffeh ülkelerin “mutlu çoğunluğu”nun özelleştirilmiş yaşamlarına sunacakları pek bir şey yoktur. Daha kesin bir şey var ki, entelektüeller kültürel yasamacı rollerini kaybettiler ve bugün ancak yeni işlevleri olan kültür yorumcusu -özerk, farklı fakat eşdeğer kültür biçimleri arasındaki süregiden alışverişin çevirmeni-işlevlerini vazgeçilmez kılma umudu ile yaşıyorlar.
Sayfa 324 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
Bugün artık seçim özelleştiriliyor, bireysel bir özgürlük ve kimlik-inşası sorununa dönüştürülüyor. Herhangi bir kültürel kalıbın, seçilebilecek öteki alternatiflerden daha iyi ya da bir şekilde bunlardan “üstün” olduğunun söylenmesi genellikle kınanıyor ve bir bastırma faaliyeti olarak şiddetle reddediliyor.
Sayfa 321 - Ayrıntı, 2014.Kitabı okudu
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.