''Anlaşılıyor ki, her insanın, her zaman bir miktar sıkıntı, acı veya derde ihtiyacı vardır. Tıpkı geminin düzgün ilerleyebilmek için bir miktar ağırlığa ihtiyaç duyduğu gibi.''
' Genel olarak varlığımızın ve bunun sonucunda mutluluğumuzun temeli hayvansal dogamizdir. Bu yüzden en önemlisi esenligimiz açısından en önemlisi sagligimizdir. Ama hemen ardından varlığımızı surdurebilmemiz için gereken araçlar , yani sorunsuz bir geçinme gelir. Şan, ihtişam , rütbe birileri bunlara ne kadar çok önem verirse versinler bunlar ne asıl mülkleri tamamlayabilirler ne de onların yerine geçebilirler.
Gerçeği ve hakiki olanı dile getiren herkes; çürümüşlüğün, çıkarın, kıskançlığın ve anlayışsızlığın ittifakına karşı müthiş bir savaş vermek zorundadır.
Filozofların kendi eserlerinde öğretileri üzerine bütün sunumlarını okumak yerine, felsefe tarihini incelemek kişinin yemeğini başkasının çiğnemesini istemesi gibi bir şeydir.
İş, endişe, didinme ve sıkıntı neredeyse herkesi hayatları boyunca etkiler. Ama her arzu ortaya çıkar çıkmaz doyurulursa insanlar hayatlarını nasıl meşgul eder, zamanlarını nasıl geçirirler? İnsan ırkının her şeyin otomatik olarak yetiştiği ve güvercinlerin rosto yapılmış halde uçtuğu bir ütopyaya götürüldüğünü düşünün; herkesin sevgilisini hemen bulduğu ve elinde tutmada zorluk çekmediği bir yere... O zaman insanlar can sıkıntısından ölür ya da kendilerini asardı. Ya da dövüşür, birbirini gırtlaklar ve öldürür, dolayısıyla kendilerine şu anda doğa tarafından verilenden daha büyük bir acı verirlerdi.