Klein, Tribeca’da gösterişli bir tripleks dairede oturan ve kodaman sevgilisiyle gününü gün eden New Yorklu bir moda tasarımcısıdır. İstediği her şeye sahip olsa da hayatta en çok arzuladığı ilişkiden yoksundur. Ve bir şey daha: O tam bir Fransa, Fransız erkek ve la vie française delisidir. Yaşadığı şehirle birlikte işini, arkadaşlarını ve kodaman sevgilisini ardında bırakarak her şeye adieu diyen Klein soluğu Paris’te alır.
Yedinci bölgedeki yeni evine taşındıktan sonra çat pat yabancı dil bilgisiyle Fransızların dünyasına adımını atar: Her zaman kapının önünde hazır bekleyen motosikleti ile tipik bir Fransız erkeği olan, rahatına düşkün ve seksi Alexandre’a gönlünü kaptıracak; Jean adlı üç erkeğe aynı anda randevu vererek bulaştığı beladan kurtulmaya çalışacak; kendisini metresi yapmak isteyen Mösyö Evli Kont seçimiyle ne kadar yanlış yaptığının farkına varacaktır.
Paris’te bir Amerikalının hayatı hiç bu kadar güzel Café de Flore’de içilen çaylar, tavan arasında yapılan resimler, Lüksemburg bahçelerinde geçirilen öğleden sonraları ya da kötü olmamıştı. Ancak Klein ne Fransa’dan ne de Fransız erkeklerinde vazgeçebilir. Paris Sarhoşu yeni hayat tarzına alışmayı konu edinen canlı ve eğlenceli bir kitap.
