Mart-Nisan-Mayıs

Parrhesia Dergisi Sayı: 10

Parrhesia
Felsefede ethos kavramı ve onun ele alınış biçimi; insanın geçmişi-şimdisi ve geleceği ile doğrudan ilgili/ilişkili ve davranışlarını da belirlediği bu ilkeler ile yaşamına yön verdiği kavramsal anlayışı, eleştirel bir sorgulamadan geçirir. Bunu da çeşitli aşamalar ve yapılar ile olan ilişkisine değinerek yapıyı/anlayışı anlamaya ve anlatmaya çalışır. Bu anlamıyla insan davranışlarındaki bu ethos yani “onun davranışlarını belirleyen ilkeler” insan ile başlayan bir süreçtir denilebilir. Bu nedenle etiğin insanın yaşamındaki yeri ve o yaşamın belirleyici özelliğini anlamak ve bunu anlaşılır kılmak felsefenin yegane çabalarından biridir. Bu etik kavramını ve onun ontolojik-politik alandaki olanaklarını bir arada düşünmek insanlık için geniş bir pencere açar. İnsanın yaşamındaki çabasına olanak sağlamak adına kurulan her etik anlayış onu ileri götürme özelliği taşımanın yanında insanları bir arada “dayanışma” içinde olmaya sevk eder. Bu nedenle özellikle çağın derin krizlerinden biri olan “yalnızlaşma” Etik’i yeniden düşünmemize neden olmaktadır. Bu nedenle de felsefeden ve felsefe tarihinden ve bunun yanında edebiyattan, müzikten ve diğer yan alanlardan etiğe getirilen her bir açıklama bize insanı yeniden “kendini bulmasını” sağlayacak bir anlayışı ifade eder. İnsanın kendini bulması aynı zamanda “kendiliğini” de bulacağından “kendilerini” de bulacaktır. Bu da insanı bir arada durmaya zorlayacaktır. Özellikle Coronavirüs adlı pandemi ile mücadele içinde olan günümüz dünyasında etiğin yeniden yorumu bizi “dayanışma”nın ne kadar da elzem bir şey olduğunu hatırlatmaktadır. Bu nedenle “coronavirüs günlerinde felsefe yapmak” başka bir dünyanın ve başka bir etiğin de savunuculuğunu yapmak anlamına gelecektir. Özellikle her şeyin değerden düştüğü ve Nietzscheci anlamıyla bu değerlerin yeniden değerlendirilmeye muhtaç olduğu bu çağda biyolojik tehditlerin insanı zorladığı tek şey “etik-ontolojik bir dayanışma”dır. Albert Camus’nün Veba adlı romanında ifade ettiği gibi: “Görünüşte kentlileri kuşatılmış insanlara özgü bir dayanışmaya zorlayan hastalık, aynı zamanda geleneksel kurumları parçalıyor ve bireyleri kendi başlarına kalmaya itiyordu. Bu bir karmaşa yaratıyordu.” Biz de bu karmaşanın(hatta biyolojik, etik, politik karmaşanın) aşılmasının temel motorlarından biri olarak felsefeyi görmekteyiz. Bu nedenle Parrhesia Dergisi olarak bu “karmaşa çağında” felsefenin sorunlarımızı çözmede önemli bir işlevinin olduğunu düşünmekteyiz. 4 Aristoteles'in Etik'inin Sınırlarını Çizmek - Özlem Karagöz 8 Etik ve Politik İkilemde Karar - Burcu Güler 11 Kant'ın Etik Tartışması Doğrultusunda Özgür İstencin Olanaklılığı - Ece Saraçoğlu 15 Bir Taşın Düşmesi ile Bir İnsanın Öldürülmesi Aynı Şey Olabilir mi? - Berker Çırpan 19 Bilim ile Etik İlişkisi - Cansu Kaya 23 Geleneğin Etiği - Güncel Gürsel Artıkyay 25 Hayvan Etiği ve Uygulamalı Etik - Olgay Fidan 29 David Hume'un Demet Teorisi - Cansu Topraksever 32 William Blake Şiirinde Kötülük - Mustafa Ağaoğlu 36 "Acımak" Romanında Eşik Koronotopu ve Katharsis - İlhan İnce 41 Kürtaj Yanlılarının İhmal Ettiği - M.Talha Karataş
Author:
Parrhesia
Parrhesia
Publication Date: 2020
Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak

Comments and Reviews

See All
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.