Pedro Paramo kısa bir eser olmasına rağmen oldukça etkileyici ve kuvvetli bir anlatımı olan, ilk okunduğunda anlamakta okuru yoran ve kafa karışyıran bir kitap. İlk 30 - 40 sayfa boyunca kitabı okurken kafanız karışabilir zira kimin neyi anlattığı biraz karışıyor. Ama her şeye rağmen oldukça güzel bir eserdi. Kötülüğün ta kendisi olarak adlandırdıkları, istediklerini elde etmek için her türlü yola başvurmaktan çekinmeyen uçsuz bucaksız toprakların sahibi koca Pedro Paramo ekseni etrafında dönüyor kurgu.
Ölmeden önce annesine verdiği sözü tutmak için babası Pedro Paramoyu bulmak için Comala'ya gelen Juan Preciado ile başlıyor hikâye. O geldiğinde Comala artık eski ihtişamını yitirmiş, hayaletli bir kasabadır artık. Aradığı babası ise yıllar önce ölmüştür. Köyde gidenlerin huzursuz ruhları dolaşıp durur sadece. Hüzün yüklü, ölüm ve ayrılıkların bolca yeraldığı bir eserdi.
Pedro Paramo çocukluğundan beri sevdiği eşi Susana'yı kaybedince her şey değişi verir. Unutamaz koca toprak ağası aşkını. Hayatından bir çok kadın geçse de Susana gibi değildir hiçbiri. İntikam için köyü açlıkla yok eder. Her bir aile bırakır malını mülkünü ve çekip gider bu ölü topraklardan.
Pedro paramo aşkına kavuşmak adına günden güne zayıflar ve güçten kuvvetten düşer. Bir şafak vakti, Susana'ya ulaşmak adına göçer bu dünyadan.
Zor bir okuma olsa da oldukça hüzünlü ve acıklı bir hikâyesi vardı. Tavsiye ederim. ♡ Esenle kalınız.