Hayır hüzünlenmiyorum. Karamsarlığı da kapılmıyorum. Sadece... Güray Süngü'nün karakterleri beni bir boşluktan aşağı atıyor. Düşüyorum. Düşerken de düşünüyorum. Kendi kendinle konuşmak gibi anlatımı. Veyahut kendi kendine konuşan birini sürekli izlemek gibi. Onu anlamak. Fakat çaresiz kalmak. Dışarıdan belki de mükemmel gözüktüğü halde içindeki eskimeyi duyumsamak. Yorgunluğunu iliklerine dek hissetmek.
Ve arayış ve kayboluşa eşlik eden hafif alaycı tavrı...
Okuduğum üç kitabında da karakterler birbirine benziyor sanki. Görüntü, alışkanlıklar değil. Hisler. Öyle aşina ve tanıdık ki. Hepsi de aynı şeyi hisseden farklı insanlar. Sevmedim aslında Ayhan Bey'i, uzak geldi bana. Ama tam da bu yüzden sevdim galiba. Bana bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ben anladım.
Güray Süngü'nün birbiri ardına gelen kopuk düşünceleri belli bir düzende sunmasını, akıcılığını, belirsizliğini seviyorum.
Sevdiğim yazarlara bir kişi daha eklendi.
Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.