Sıfırdan hayatlarını yaratmış insanların hikayeleri kadar, hayatlarından bir sıfır yaratmış olanlarınki de gösterişlidir…
Son derece sürükleyici ve beklenmedik şekilde son buluyor. Hakan Günday’ın Türk edebiyatında çok alışık olmadığımız bir tarzı var, yeraltı severler için mükemmel..
"İnsan kendini öğrendi."
"Sonra başını kaldırdı ve diğer insanlara baktı."
"Evet."
"İnsan paradan önce harcamayı öğrendi."
"Sonra harcayacağı bir şey kalmadı ve diğer insanlara baktı."
"Evet."
"Diğerleri ne yapıyorsa o da aynısını yapmaya başladı."
"Yeni kendini harcadı."
"Evet."
"Ve insanın başına kendisinin getirdiği en büyük felaket olan..."
"Heba..."
"Dönemi başladı."
Piçler düşünmekten yorgun düşmüş ve kendilerini aptallaştırmış insanlardır. Kılıçları kesmeyen Ortaçağ savaşçılarına benzerler. Kendilerini duymaz, görmez, tatmaz, koklayamaz ve kendilerine dokunamazlar. Ancak hayati duyar, görür, tadar, koklar ve ona dokunabilirler. Kendilerini değil ama dünyayı avuçlarına çizmiş kadar tanırlar. Dolayısıyla insanlığın ilerlemesindeki etkileri görünmez adamların ve ölülerinki kadardır. Piçlik insanın son halidir. Daha ilerisi yoktur. Daha ilerisi ölümdür. Bu yüzden kendilerinden önceki kuşakların "Kendimden nefret ediyorum ve ölmek istiyorum" diye haykırdığı aynalara, "Ölümden nefret ediyorum ve kendimi istiyorum" diye fısıldarlar.
“En korkunç şiddet,durmaktı. İnsan kaçarken başkasının, dururken kendi kanında boğulur. insanın kendine biçtiği cezadan,daha acı dolu olanı yoktur. İnsanın kendine verdiği cezaların ilki, işlediği suçtur.”
Mahvedilmiş hayatlar, yetenekler ve kaçırılmış fırsatlarla dolu yıllar hakkında konuşmak zevklidir eğer o hayatlar, yetenekler ve yıllar size ait değilse.
Piçlere sır verilebilir. Ölümleriyle son bulan sırdaşlıkları vardır. Ancak canlı ya da canzız hiçbir emanete sahip çıkmazlar. Kaybederler, kırarlar. Yanlış anlaşılmasın. Kaybedilen ve kırılanların çoğu kendilerine ait olur.
"Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinde sevişirken bulursun. Pişman olursun. Sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın."
Kadınlar piçlerle tanışırlar. Sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar. Geçmişin, geleceğin, hatıraların ve ideallerin konuşulmadığı masalarda uzun uzun tarif edilerek hazırlatılan kokteyller içerler. Bir sonraki iş gününde erişilmesi gereken verimlilik kotaları olmadığı için uzun uzun sevişilen yataklarda uyurlar. Ve sabah, kadınlar piçlere âşık uyanırlar. Doğru kişi tarafından çaldırılmasını bekledikleri telefonların yakınlarında sinirlenirler. Aile ve dostları ile ayarladıkları tanışma randevularına tek taraflı iştiraklerden ötürü özür dilerler. Sorumsuzluğun her türlü içten duyguya karşı duyarsızlığı da içerdiğini düşündükleri gecelerde ağlayarak uyurlar. Ve sabah kadınlar piçlerden nefret ederek uyanırlar.