Bekledik ve düşündük ve kuşku duyduk ve nefret ettik.
Neler hissediyorsun?
Hepsinden baskın olan duygu, öfke. Olduğumuzdan farklı olamadığımız için kendimizden nefret ediyoruz. Daha iyi olamadığımız için.
Öfke duyuyoruz.
Duyguların takip edilmesi gerekir. Bir ideolog ya da şehvet düşkünü de olsan, seni uyaran şeyleri vaat edilen diyarların yol tabelası kabul edip onları izlersin ama öyle bir şey değillerdir. Geçmişe seyrüsefer etmene neden olan kayalardır onlar; sürtünerek yanlarından geçerken her bir yaralarını biraz daha açar ve ufukta onlardan daima bir sürü vardır. Bilmene rağmen bu gerçekle yüzleşemezsin, böylece içgüdüsel olarak yalan olduğunu anladığın zırvalara inanır, bunları kendine ve başkalarına tekrarlarsın; bunu yeterince sık ve yeterince hararetli yaparsan en sık ve en tutkulu şekilde yalan söyleyenlere biçtiğimiz tanrısal statüye kendinin de ereceğini düşünürsün.
Ama hiç eremezsin o statüye ve ersen bile değerini idrak edemezsin. Kimsenin artık kahramanlara inanmadığını anlayıverirsin. Onların bize gerçekten ihtiyacımız olan şeylerden uzak tutmak istediğini biliriz.
Belki de iyi bir şeydir bu. Belki nihayet durumumuzla temasa geçmişizdir. Nihayetinde kaçınılmaz olarak yapayalnız öleceğimiz korkunç bir şey ama yapayalnız yaşamaktan daha korkunç değil.
Belki de iyi bir şeydir bu. Belki nihayet durumumuzla temasa geçmişizdir. Nihayetinde kaçınılmaz olarak yapayalnız öleceğimiz korkunç bir şey ama yapayalnız yaşamaktan daha korkunç değil...
Bekledik ve düşündük ve kuşku duyduk ve nefret ettik. "Neler hissediyorsun?" Hepsinde baskın olan duygu öfke. Olduğumuzdan farklı biri olamadığımız için kendimizden nefret ediyoruz. Daha iyi olamadığımız için. Öfke duyuyoruz.