Yapmak istedikleri yalnızca adamı saçından tutup çekmekti. Canını acıtmak istemiyorlardı. Kafasını koparıverdiler. Gövdesine doğrudan bağlı değildi besbelli. Yoksa böyle kopmaz herhalde bir eksiği kusuru olmasa.
Kafa artık omuzların üzerinde olmayınca can sıkar. Elden çıkarmak gerekir.
Ya! Ya! diye düşünüyordu Plume. Ya! Ya! Burada yaratılış hâlâ ne kadar da çıtkırıldım! Ama, her birimizin üzerine düşen ne de büyük sorumluluklar var! Bakışlarını hiç ayırmadan ya da ayırarak başına iş açmadan bakabileceğin, yüzlerin daha bir kesinkes yerine oturduğu bir ülkeye gitmem gerekecek.
Plume ellerini yataktan dışarı uzattı, elleri duvara değmeyince de şaşırdı. Olur şey değil, karıncalar yemiş olmalı... diye düşündü ve yeniden uykuya daldı.
Ölüme mahkum olan Plume'e yargıç sordu: Yarın idam edileceksiniz. Söyleyecek bir şeyiniz var mı?
Bağışlayın, dedi, Plume, davayı izlemedim. Ve yeniden uykuya daldı.