Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Politika Felsefesi Nedir?

Leo Strauss

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Strauss için politika felsefesinin tüm itibarını kaybedişinin, yerini ideolojiye bırakışının resmidir, Heidegger’in yazıları. Onun evinde, filozof, şair ve tanrı adetâ bir ve aynı kişinin sıfatları olarak yaşar ve hiç agoraya inmez, inse de kimse onun dilinden pek bir şey anlamaz. Neyse, Strauss’a göre, bu hemhâl oluş, Kudüs ve Atina’nın veya din ve felsefenin bu birleşmesi, meydanı Hitlerlere bırakmak anlamına gelir.
Nietzsche’nin yaratıcılığa yaratıcı bir şekilde yaptığı çağrısı, kendi yaşamlarında devrim yapacak olan bireylere hitabediyordu, toplum veya ulus için devrim yapacak olanlara değil.
Reklam
... her politik düşünce politik(a) felsefe(si) değildir. Politik düşünce, böyle olmakla, kanı ve bilgi arasındaki ayrıma kayıtsızdır; ama politika felsefesi, politik temeller hakkındaki kanıların yerine bilgiyi geçirme yönünde bilinçli, tutarlı ve kesintisiz çabadır.
... klasikler, insan yaşamının ve bu yüzden de sosyal yaşamın amacının özgürlük değil, erdem olduğunu düşündükleri için demokrasiyi reddediyorlardı.
İnsanlar, sürekli olarak, iki karşıt tılsımla cezbedilirler ve kandırılırlar: birisi, matematiğin ve matematiğe benzer her şeyin yarattığı ehliyet tılsımı; diğeri, insanî ruh ve onun deneyimleri üzerine düşünmenin yarattığı mütevazı huşû’nun, eğilişin tılsımı.
Machiavelli’yi şöyle akıl yürütüyor olarak sunmak mümkündür: adalet mi istiyorsunuz? Ben, size ona nasıl ulaşabileceğinizi göstereceğim. Ona vaazlar sayesinde, nasihatler veren konuşmalar sayesinde değil; ancak, adaletsizliği düpedüz kazançsız hale getirmek sayesinde ulaşacaksınız. İhtiyacmız olan şey, hiç o kadar da karakter formasyonu ve moral müracaatlar değil; ama bundan çok daha fazla, doğru dürüst kurumlar ve bunlar içindeki dişli kurumlar.
Reklam
Sosyal bilimci, tercihlerden muaf değildir; onun etkinliği, bir insan ve yurttaş olarak bizzat sahip olduğu ve onun bilimsel tarafsızlığını tehdit eden tercihlere karşı sürekli bir savaştır. O, bu tehlikeli etkilere karşı koyma gücünü, tek ama tek bir değere adanışından alır: hakikat. Fakat onun prensiplerine göre, hakikat, seçilmesi zorunlu olan bir değer değildir: o, seçilebileceği kadar reddedilebilir de. Bilimci olmak bakımından bilimci, aslında, onu seçmiş olmak zorundadır. Gelgelelim ne bilimciler ne de bilim düpedüz zorunludur. Sosyal bilim, bizzat sosyal bilimin iyi olup olmadığı sorusu üzerine bir karara varamaz. Bu durumda da sosyal bilim, toplumun, eşit hak ve eşit sebep ile sosyal bilimi tercih edebileceği kadar onu bozguncu, yıkıcı, aşındırıcı, nihilizme sevkedici diye önleyip baskılandırabileceğini de öğretmek mecburiyetinde kalır. Fakat hayli garip bir şekilde biz, sosyal bilimcileri sosyal bilimi “satma”, yani sosyal bilimin zorunlu olduğunu kanıtlama endişesi içinde buluruz.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.