Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş

Niall Lucy

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş Sözleri ve Alıntıları

Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş sözleri ve alıntılarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş kitap alıntılarını, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzel ve iğrençten farklı olan yüce doğada bulunamaz, akılda bulunabilir. Yüce, hem “evrensel olarak geçerli” hem de “çıkardan bağımsız” iken, şeylerin yüce olduğuna hükmedecek analitik süreç, doğal a priori bir koşul değil, kültürel bir başarıdır.
O zaman anlam, farklılığın bir sonucudur, farklılıksa bir sistem olarak dilin bir sonucudur.
Reklam
Ancak Eagleton'un da işaret ettiği gibi edebiyat kuramı, felsefi, po­litik, sosyolojik, antropolojik ve pek çok diğer araştırma biçimi ve pratiğinin son derece kaba bir karışımıdır. Kısacası, edebiyat kura­mının disipliner “saflığı” diye bir şeyden söz edemeyiz; elbette di­siplinlerin birbirine bulaşması gibi bir nosyona dayanarak söz edi­lebilecek “saflığı” bir kenara koyarsak. Ancak eğer edebiyat çalış­maları disiplinleraraslığı öğreten bir “disiplin” olacaksa, kendisi­nin disiplin oluşuna dair herhangi bir fikri nasıl koruyabilir?
Fransız sürrealist Marcel Duchamp'ın 1920’lerde Pa­ris’teki bir sanat galerisinde umumi bir pisuarı sergilemesi buna iyi bir örnektir. Eğer bir lazımlık, sanat eseri olabiliyorsa Sanat nedir? sorusunun yanıtı nedir?
Jean-Jacques Rousseau
"İnsanlar karınca yuvası gibi yerlere doluş­ sunlar diye değil, son noktasına kadar tüm dünyaya yayılsınlar di­ye yaratılmıştır. Yığın halinde daha çok kümelendikçe daha çok yozlaşıp ahlâksızlaşıyorlar"
Daha düşük üretim maliyetleri, gazete, dergi, popüler roman ve çizgi roman türlerinde (ve ayrıca edebiyat, felsefe, teoloji, bilim, tarih ve diğer türlerde) ürünleri içeren bir basılı kültürün daha önce hiç olmadığı kadar geniş bir alana yayılması anlamına da geliyor­du. Ancak modernist avangard, bilgi ve sanatın giderek demokra­tikleşmesini, bunun gerçek kültürel gelenekleri değersizleştirdiği ve estetik hayal gücünü öldürdüğü düşüncesiyle hor gördü. Modern endüstriyel toplum ancak horgörüye layıktı, çünkü sanat ve bilginin tahammül edilemez bir şekilde metaya indirgenmesini özendirmiş ve geniş kitlelere modernize bir dağıtımla çabuk kâr getirecek şe­kilde ulaştırılacak görüşler imal etmişti. Modernist entelektüel sı­nıf, pek çok insanın sevdiğinin sadece ucuz roman, beyaz pazen pantalon ve caz müziği olduğu kasvetli bir dünyayı (kitlelerin eleş­tirel beğeniden yoksunluğundan ötürü umutsuzluk duyarak) betim­lemişti.
Reklam
Mendelson için Pynchon'u bu modernist yazarlardan ayıran özelliğin psikana­lizi “cesurca" reddi olması kayda değer bir noktadır.
Mary Shelley
Şiir, bir uslamlama değildir, yani istencin kararlılığına göre uygulana­cak bir güç değildir. Kimse “ben bir şiir yazacağım” diyemez. En bü­yük şair bile bunu diyemez, çünkü yaratımdaki akıl, değişken bir rüz­gâr gibi görünmez bazı etkilerle geçici bir parlaklığa kavuşabilen sön­mekte olan kömüre benzer; gücü, tıpkı geliştikçe solan ve değişen bir çiçeğin rengi gibi içinden çıkar; doğalarımızın bilinçli bölümleri onun gelişini ve ayrılışını önceden bilemez.
Bir sonraki bölümde göreceğimiz gibi postmodemizmin belirli bir değişkesi bu noktadan hareketle metnin sathının “altında” hiç­bir şey olmadığı sonucuna varır. Metinler ve alıcılar (ya da roman­lar ve okurlar) arasmdaki anlam akışını kontrol eden öncül (yazar) ya da altta yatan (yapısal) bir kaynak ya da mekanizma yoktur: Yal­nızca metinsel satıhların bir oyunudur olan biten. Söylenecek-anlam yerine oyun-anlam vardır.
37 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.