Bu tür kitaplara hep biraz şüpheyle yaklaşıyorum. Batıda Batı'yı öven ve Doğu'yu (daha doğrusu Ortadoğu'yu) yeren kitaplar hep revaçtadır. Haliyle böylesi kitaplar talebe karşı arz gibi gelir bana...
Diğer yandan Suudi Arabistan gibi coğrafyalarda da üç aşağı, beş yukarı hangi mentalitede insanların yaşadığı malumumuz.
Kitap, ismini vermesi, kendi ve ailesinin hayati tehlikeye düşmesi demek olan bir Suud prensesinin günlüklerinden süzülerek oluşmuş. Yazarımıza emanet edilen günlükten, neyi kullanabilirim, neyi kullanam diye ince eleyip sık dokuyarak oluşmuş. Sözde otantik, ama hep bir şüpheyle yaklaşmalı diyorum ben...
Suud ailesine, ülkenin sosyal yapısına dair bilgiler edindim. Bir ülkenin refahının, aşırı zengin de olunsa, tüm halkına yansımamasına güzel bir örnek Suudi Arabistan. Kölelerin sırtı üzerine kurulu olan bir Roma Köle devletinin adeta modern bir versiyonu. Ne günümüz insanlık ve medeniyet anlayışıyla bağdaşır, ne de birçok Müslümanı din anlayışıyla. Din cübbesi altında aklınıza gelen ve parayla satın alınabilen her türlü pislik yaşanıyor bu ülkede. Para adamı bozarın da canlı örneği Suud'lu zenginler. Refahlarını sağlayan petrol dollarları olmasa, adam yerine koyup da kimse bakmaz yüzlerine. Neyse, biz işimize bakalım, karanlığa küfretmek, yerine içimizde ve dışımızda mumlar yakmaya bakalım.
Kitapla kalin...
Neredeyse tüm Arap dünyasında seks konusu tabudur. Bunun sonucu, kadınların neredeyse başka hiçbir şeyden konuşmaması. Ne zaman kadınlar biraraya gelse, konu cinsellik, erkekler ve çocuklardır.
Babam kararını açıkladığında mutluluktan uçarak dans ettim odada. Müstakbel kocamı evlenmeden önce görebilecektim! Kız kardeşlerim ve ben şok yaşıyor gibiydik, çünkü bizde bu olağan değildi. Kültürün ağır zincirlerinin biraz gevşediğini hisseden kölelerdik biz.
Suudi Arabistan'daki kadınların tarihi karanlıktadır. Ne bir kadının doğumu ne de ölümü resmi olarak kayıt altına alınır. Erkek çocuklar ailenin ve kabilenin kütüğüne geçirilir, ama kız çocukları hiçbir yerde kayıtlara geçirilmez.
Fakat İslam inancını kadının toplumumuzdaki düşük konumundan sorumlu tutmak yanlış. Kuran, ki bu konuda İncil'le kıyaslanabilir, kadını erkeğin altına yerleştirse de, peygamberimiz Muhammed kadına karşı şefkati ve adaleti vaaz etti. Muhammed'ten sonra gelen adamlar, onun söz ve icraatlarına uymak yerine, yine eski adet ve törelere uymayı seve seve tercih ettiler. Peygamberimiz için onun zamanında kız çocuklarından kurtulmak için uygulanan çocuk öldürme (diri diri kuma gömme) bir fecaatti, ve kadınların maruz kaldıkları zulüm ve hor görmeden bansederken sözlerinde onlara karşı duyduğu kaygı duyuluyor: "Her kimin bir kızı varsa ve onu diri diri gömmezse, ona hakaret etmez veya erkek çocuklarını ona tercih etmezse, Allah ona Cennetin kapılarını açsın."