Martin Heidegger (26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976)'in, Nasyonal Sosyalist iktidar tarafından 1933 yılında Freiburg Üniversitesi rektörü olarak atanmış olması ve bazı dedikodular yüzünden eleştirilmiştir. Bu eleştirileri gündeme getiren Der Spiegel dergisine gönderdiği bir mektup ile kendisine haksızlık yapıldığını bir mektupla iletir filozof Heidegger. Dergi bu konuda kendisiyle bir söyleşi yapmak ister. Heidegger bu teklifi kabul eder, ama tek şartla; söyleşi ölümünden sonra yayımlanacaktır. Der Spiegel filozofun ölümünden beş gün sonra yayımlar söyleşiyi.
Söyleşi, filozofun Nazi işbirlikçisi olduğu yönündeki iddialar başta olmak üzere, Hocası Husserl ile kopan ilişkisi, modern dünyaya yönelik eleştirileri hakkında yöneltilen sorulara verdiği cevaplarını içermektedir.
Haberli olduğum kadarıyla, insanlık deneyimimiz ve tarihimize göre, her temelli ve büyük şeyin insan ancak bir yurda (Heirnat) sahip olduğu ve de bir gelenekte kökleştiği için doğabildiğini biliyorum
Her şey çalışıyor. Rahatsızlık verici olan da asıl bu, çalışıyor
olması, ve işleyişin her zaman yeni bir işleyişi peşinden getirmesi, ve de tekniğin insanı hep daha çok topraktan koparması, orada köksüzleştirmesi.
Genelde bir siyasal sistemin teknik çağına nasıl uyarlanabileceği ve bunun hangi sistem olabileceği, bugün benim için en belirleyici bir soru. Bu soruya verilecek yanıtı bilmiyorum. Bunun demokrasi olabileceğine kani değilim.
Savaşın son yılında, en önemlilerinden beş yüz bilim adamı ve sanatçı, her türlü askerlik hizmetinden muaf tutulmuştu. Ben muafiyet kapsamına alınmadım, tersine 1944 yazında Ren üzerindeki tahkimat çalışmalarında görevlendirildim.