İlksöz: Seksen dakikalık bir hayat.
Oğlu ile birlikte yaşayan bir kadın, çalıştığı temizlik şirketi aracılığıyla bir eve gönderilir. Görüşme yaptığı kadın ondan yaşlı bir adamla ilgilenmesini istemektedir. Her sabah gelecek, onunla birlikte kalacak, günlük ev işlerini yapacak, akşam olunca da kendi evine dönecektir. Yalnız yaşlı adamın bir problemi vardır. Hafızası sadece son seksen dakikayı kaydetmektedir. Öncesini hatırlamaz. Her eklenen yeni dakikalarla da seksen dakikanın ilk dakikaları uçar gider aklından. Hep son seksen dakikada yaşar. Aslında yaşlılıktan dolayı bunamış falan değildir. Aksine beyni iyi çalışır. Ne de olsa iyi bir matematik profesörüdür sağlıklı döneminde. Ama on yedi yıl önce eşiyle birlikte geçirdiği kaza sonrası böyle bir durum ortaya çıkmıştır: seksen dakikalık bir yaşam.
Hizmetçi kendi ağzından anlatır olayları, işe başlamasını, Profesör ile tanışmasını, Profesör'ün son seksen dakikayı kaydetse de mükemmel çalışan beyninin eşsiz matematik problemlerine yaklaşımını. Bir de hikâyeye Hizmetçi'nin küçük oğlu dahil olunca hikâye daha da sıcaklaşır, Profesör ile çocuk arasında oluşan dostluk ile.
Matematik ve dostluğun iç içe olduğu, iyiliğin hep ön planda yer aldığı sıcacık bir öykü. Yoğun okumalar arasında yürek ısıtan bir okuma yapmak isterseniz tavsiyemdir. Kitapla. Sağlıcakla.
Sonsöz:
Birçok özelliğinin arasında Profesörü mükemmel bir öğretmen yapan şey şüphesiz “bilmiyoruz” demekten çekinmeyişimizdi. Eğer cevabı bilmiyorsanız bu ayıp değildi, önemli olan gerçeğe bir adım daha yaklaşabilmekti.
.