...
Karşıma çıktığınızda mutsuzluğu yüreğinden kaynaklanan bütün insanlardaki o çekicilik vardı üstünüzde. Ben acı çekenleri peşinen severim, böylece melankoliniz benim için büyülü bir güzellik, mutsuzluklarınız benim için bir çekicilik haline geldi ve bütün düşüncelerim, ruhunuzun hosluklarını gösterdiğiniz andan başlayarak bendeki sizinle ilgili tatlı anılara bağlanıverdi elimde olmadan.
Size yazsam mı yazmasam mı, işte ayrıldığım zamandan beri düşüncelerimin tek değişmez sorunu, bütün derin düşüncelerimin konusu buydu...
Ama ben böyleyim işte ve her zaman da böyle kalacağım ; aşırı derecede çekingen, taşkınlığa varan derecede aşık ve seviyorum demeye cüret edemeyecek kadar bakir.
Şu anda da seni düşünüyorum ve eğer bazen sana gizleniyormuşum gibi geliyorsa bu seni az seviyor olmamdan değil de artık bazı anlarda yalnız kalmam gerektiğinden böyle.
Yeryüzünde kuşak farkı vardır; ebeveynlerinle yatamazsın. Yeryüzünde cinsiyet farkı vardır; hem kadın, hem erkek olamazsın. Yeryüzünde ölüm vardır, sen ve sevdiklerin ölümlüdür.
Zira hep anımsandığı gibi, Anderson'un ünlü tanımıyla, ulus aslında hayal edilmiş bir topluluktur. "Hayal edilmiştir, çünkü en küçük ulusun üyeleri bile diğer üyeleri tanımaz, yine de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya devam eder."
Sayfa 26 - [Anderson, B., Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması. İngilizceden çeviren İskender Savaşır, 2. Basım, Metis Yayınları, 1995, s. 20.]Kitabı yarım bıraktı
""Uyuyan güzel"i bir düşünün. 'Pamuk Prensesi'İ, "Kırmızı Başlıklı Kız"ı, "Sindirella"yı, "Rapunzel"i ve hatta "Harikalar Diyarı"nda fink atan "Alice"imizi... Çoğu masalın başkahramanının ergen birer kadın olması, değil "büyük" bir tesadüf, "tesadüf" bile değildir. Ağacı yaşken eğmeyi ve bilinçdışına odaklanarak bazı düşünceleri erken yaşta akıl içine enjekte etmeyi görev bilen masallar, verdikleri mesajlar açısından sanıldığı kadar masum da değillerdir."
"Kafka'nın Gregor'u bi sabah ansızın böceğe dönüştü. Yatakta öylece sırtüstü kalakaldı. Kimseciklede yardım etmedi, edemedi Gregor'a. Debelendi durdu. Acınılası bile değildi. Utanılacak kadar yabancıydı o herseye. Kimse de ondan hazzetmiyordu. Kafka ergenlik nedir biliyordu. Bir sabah bir böcek olarak uyanmak ve çaresizce çırpınmaktan da ötesiydi ergenlik. Kafka kahramanını bir böceğe dönüştürdü ve sevgisizlik içinde ölüme terk edilişini izletti hepimize. Ya bizler nelere dönüştük? Büyüdüğümüzde..."
Ebeveynin görevi ergenin kendi kabuğunu çatlatmasina yardımcı olmaktır. Kabuğu parçalamak tam aksine istenmeyen bir şeydir,sürecin kendi hızına saygı gösterilmelidir ,bazen vaktinden erken çıkmak riskler içerebilir.