Okuyan, düşünen, aklını kullanan, bilimi kendisine “mihenk taşı” yapmış insanları kelepçelemek, istenilen kıvama getirmek zordur; işte bu topluluklar büyük tehdit olmuşlardır her zaman. O yüzden “cahil toplumlar” yetiştirmek yönetim sistemlerin daima işine gelmiştir, gelecektir.
Sistem (yönetim) önce insanları ayrıştırmalı, gruplandırmalı, sonra istediği şekilde galeyana getirmelidir. Gerisi çorap söküğüdür zaten, kendiliğinden gelir.
Artık “av” başlamalıdır. Bu kimi zaman bir göçmen olur, kimi zaman bir çingene… ama en tehlikelisi ENTELEKTÜEL’lerdir; onlar büyük tehdittir; okumuş, aydın, düşünen kişilerdir; etkisiz hale getirilmelidirler.
İşte bu kendini bilmez topluluk (anlatılan/yaşanılan dönemin rejiminin bakış açısıdır kastettiğim) “Radikal Şık”lar olarak yaftalanır İtalya Bakanı tarafından. Olaylar İtalya’da gerçekleşir, oysa okudukça yaşananların ne kadar tanıdık olduğu görülecektir. Giacomo Papi gerçeği bir tokat gibi çarpar okurun yüzüne.
Distopya severler metni okurken tanıdık esintiler hisseder; dili sadeleştirme çabası içindeki “Cehalet Bakanlığı”, amacına ulaşmıştır artık, çünkü suskunluk her yerdedir ve artık gökten yağmur değil, yanmış kitaplar yağmaktadır.
Kurgunun içindeki gerçeklik olağanüstü bir şekilde aktarılmış #radikalşıklarınsayımı ‘nda. Benim için “ender” kitapların arasına girdi bu eser, okunmayı hak ediyor.
Çok şey yazabilirim kitap üzerine…