Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 1

Muhyiddin İbn Arabi

Quotes

See All
38. Dedik ki: “Hepiniz birden inin oradan. Tarafımdan size bir hidayet gelir de kim benim hidayetime uyarsa artık onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir.” Hak Teâlâ (inin) buyurmuş ve fiili tekil ya da tesniye (iki muhataba yönelik) değil, çoğul olarak kullanmış; Âdem, Havva ve İblis de inmiştir. Âdem aleyhisselâm cennetten, kendisinden yaratılmış olduğu aslı olan toprağa inmiştir. Zira o topraktan yaratılmıştır. Hak Teâlâ onu, hilâfet vazifesi için indırmiştir. Nitekim daha önce “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” buyurmuştur. Yoksa onun yeryüzüne indirilişi, kendisinden sâdır olan şeye bir ceza değildir. İnme fiili sadece kendisinden sâdır olan fiilden sonra vuku bulmuştur. Zira insanın yaratılışı ilk olarak cennette gerçekleşmiş olduğu için, onun oradan indirilip hilâfet vazifesi için yeryüzüne gönderilmesi, işlenen günahın cezası değildır. Ceza, avret yerlerinin ortaya çıkması ile hâsıl olmuştur. Allah'ın onu tekrar seçmesi ve tövbesini kabul etmesi ise onun ilâhi kelimeleri telakki etmesi ile hâsıl muştur. Böylece onun cennetten yeryüzüne inişinin tek sebebi olarak, hilâfet vazifesi kalmaktadır ki bu iniş bir teşrif ve tekrim (şeref ve ikram bahşetme) inişidir. Böylece Âdem aleyhisselâm âhirette, resüller, nebiler, Allah dostu evliyalar ve müminler gibi mesut ve bahtiyar olan evlâtları ile birlikte devasa bir kalabalık halinde (cennete) dönecektir. İşte bu yüzden Âdem aleyhisselâmın cennetten yeryüzüne inişi bir kovulma değil, velâyet ve halifelik inişidir. Bu, bir tenzil-i rütbe (mertebe itibariyle iniş) değil, mekân olarak iniştir.
Sayfa 135Kitabı okudu
Erkeğin kadına duyduğu meyil, bütünün parçasına meylidir. Bu tıpkı menzillerin, kendileri ile hayat bulduğu sakinlerine olan yabancılığı gibidir. Kendisinden kadının çıkarılıp yaratıldığı erkekteki mekânı Allah, kadına meyil ile mâmur etmiştir; dolayısıyla erkeğin kadına meyli, büyüğün küçüğe şefkatle meyledişi gibidir. Yine insan nasıl ki oluşun, yaratılışın mahalli ise ve suret itibariyle faal ise onun faaliyetini icra edeceği bir mahalle ihtiyacı vardır. Kemalinin de ancak kemal hâsıl etmesini ister. İnsanın varlığından daha kâmil varlık da yoktur. Dolayısıyla bu da ancak Allah'ın kendilerini mahal kıldığı kadınlarda olur. Kadın erkeğin bir parçası olup ondan infial ile yaratılmıştır. Bu yüzden kâmil insana kadınlar sevdirilmiştir. Kadın erkeğin kaburga kemiği olduğu için, ondan (kadından) yaratılan şeyin yaratılış mekânı da yine o (erkek) olmuş olmaktadır. Dolayısıyla ondan ancak kendisi ve nefsinde bir misli zuhur eder.
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
Ona Meryem adını verdim.|: Bu ismin anlamı, ismin verildiği dilde mâlumdur. Hazreti Meryem Allah'a adanmıştır. Asıl ismi Hanne'dir, Meryem lakabı ve sıfatıdır. Zira Meryem demek; erkeklerden uzak duran, erkek değmemiş demektir.
Nitekim Hazreti Peygamber aleyhisselâm kolaylık durumunda “Nimet veren ve ihsanda bulunan Allah'a hamd olsun.”S buyurmuş, zorluk durumunda da “Her hâlükârda Allah'a hamd olsun.” buyurmuş, Allah'ın rahmetini ümit edip azabından ve azabın üzerinde devamlı olmasından korkmuştur. Bu sebeple Yüce Allah el-Hamdü lillâhi rabbi'l-'âlemin (Hamd âlemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur) ifadesinin hemen akabinde er-Rahmânı'r-Rabim (O, Rahmân'dır ve Rahim'dir.) buyurmuştur.
47. Meryem, “Rabbim!” dedi, “bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur?” Allah şöyle buyurdu: “İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece “Ol?” der; o da oluverir.” Hak Teâlâ “Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece ona “Ol!” dememizdir ve hemen olur.” (Nahl, 16/40) buyurmuştur. Fakat Hak Teâlâ bizim kulaklarımızı bu “ol” sözünü duymaktan sağır etmiştir. Bu sözü ancak iman yolu ile duyabiliriz. Yine yaratmış olduğu sebeplerle gözlerimizi, varlıkların (eşyanın) vücuda getirilişine dair tevcihi görmekten kör etmiştir. Dolayısıyla bu perdelerin yırtılması ve “ol” sözünün duyulabilmesi için nakle (vahiy bilgisine) ihtiyaç vardır. Bu yüzden de Hak Teâlâ müminde iman kuvvetini yaratmıştır. Böylece iman müminin işitme kuvvetine sirayet eder ve o da “ol” sözünü idrak eder, onun görme kuvvetine sirayet eder ve o da bütün bu sebeplerin var edicisini müşahede eder.
Sayfa 382Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.