Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2

Muhyiddin İbn Arabi

Most Liked Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 Quotes

You can find Most Liked Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 quotes, most liked Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Günahtan gayrısı beli bükmez. O hâlde ağırlığına ağırlık ekleyip durma. Senin için murat edilen ağırlıkları öğüten bir değirmen ol. Tâbi ol, bidatçi olma, Tâbi oldum diye de sevinme. Kralın kabına sahip olan gibi ol. Aksi takdirde tevbe de sana fayda vermez, ihtiyacını gidermez.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Allah Teâlâ Hazreti Müsâ aleyhisselâma “Beni göremeyeceksin.” (A'raf, 7/143) buyurmuştur, Gören görüleni gördüğü zaman, ondan ancak kendi konumu ve görülene göre rütbesi miktarınca görür, neticede ancak kendisini görür. Eğer böyle olmasaydı o zaman iki farklı görenin gördükleri farklılaşmazdı. Zira eğer görülen O olsaydı, görenler ihtilaf etmezlerdi. Ancak O, görenlerin tecelligâhı olduğu için onu tecelli diye isimlendirmiş, O'nun görüldüğünü söylemişlerdir. Ancak görenin kendini Hakk'ın tecelligâhında görmesiyle iştigali, onu Hakk'ı görmekten perdeler. Zira Allah'ı gözler idrak edemez, ama O gözleri idrak eder. Hazreti Peygamber aleyhisselâm Deccâl ve onun ilâhlık iddiasından bahs ederken “Bizden hiçbirimiz rabbini ölmeden göremez.”? buyurmuştur. Çünkü gözdeki perde ancak ölümle kalkar. Kulun gözü Hakk'ın hüviyetidir. Dolayısıyla senin gözün, Hakk'ın gözündeki perdedir. Hakk'ın gözü Hakk'ı idrak eder, sen değil. Zira Allah'ı gözler idrak edemez ama O gözleri idrak eder. Bu âyetin delâlet ettiği anlamlardan biri de Allah Teâlâ'nın kendisini kendisi ile gördüğüdür, çünkü o hüviyeti ile kulun gözüdür, gözle ile idrak de ancak göz ile vuku bulur. Dolayısıyla O, kula izafe edilen gözün kendisidir. “Gözler onu idrak eder.” demiştir. Çünkü O, gözlerin kendisidir, böylece kendisini idrak etmiş olur. Bu nedenle Hak Teâlâ (O el-Latif'tir| buyurmuştur.
Sayfa 138Kitabı okudu
(Onlar inanmışlar, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur.): Nitekim Allah Teâlâ kalplerin Allah'ın zikri ile mutmain olacağını zikretmiştir. Eğer kalp iman etmiş ise, nefes alıp verdikçe onunla döner ve ondan sükün bulur, tek bir hâl üzere sebatın doğru olmadığını bilir. Zira O, nerede olursa olsun her gün bir iştedir. İş, en başından beri bir hâlden diğerine geçiş şeklindedir. Kalbin de gören gözü vardır. Bir şeyi gören kimse onu bilir, bildiği zaman da onda sükün bulur. Daima dönüp durmayı görür, onunla mutmain olur ve sükün bulur. Her nefeste rabbinin kalbindeki eserlerine nazar eder, orada ikame ettiklerine, oradan çıkardıklarına, ona verdiklerine ve onun orada ikame ettiklerine bakar. Bu makamın sahibi olan kimse her nefeste daima yeni bir ilim içredir.
Sayfa 521Kitabı okudu
Lezzetler tatlarda, tatlar meyvelerde, meyve daldadır. Dal kökten dallanır. Kök tektir. Yer olmasaydı kök sabit olmazdı. Kök sabit olmasaydı dallar da sabit olmazdı. Dallar olmasa meyve olmaz, meyve olmasa yeme söz konusu olmazdı. Yeme olmasaydı lezzet alınamazdı. Dolayısıyla hepsi yer (toprak) ile irtibatlıdır; toprak suya, su buluta, bulut rüzgâra muhtaçtır. Rüzgâr ilâhi emre âmâdedir. Emir, rabbani makamdan sudur eder. İşte bundan dolayı kalbini incelt, nazar et, Allah'ı tenzih et ve diline hâkim ol.
“Allah” ismi O'nun zât ve hakikatini ifade eder. Allah Teâlâ her şeyi kuşatmış olan rahmetinin umumiliği itibariyle er-Rahmân'dır.'Tevbe eden kulları için kendisine rahmeti farz kılmış olmasından dolayı er-Rahim'dir. Allah, kulları için maslahatları var etmesi itibariyle er-Rab'tir. O göklerin ve yerin mülküne sahip olması itibariyle el Melik'tir, çünkü O her şeyin rabbi ve melikidir. Allah “Teâlâ “Onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler.” (Zümer, 39/67) âyetinde ifade buyurduğu husus itibariyle ve onun kendisine atfedilen her nitelikten münezzeh olması açısından el-Kuddüs'tur. Onun kendisine nispet edilen ve kulların nispet etmesini hoş karşılamadığı her şeyden salim oluşu açısından es-Selâm'dır. Allah, kullarının tasdik ettiği şeye inanması, onlar ahitlerine vefa gösterdiği zaman kendilerine vermiş olduğu eman açısından el-Müm'in'dir. O, kullarının içinde bulunduğu lehlerine ve aleyhlerine olacak bütün hallerde onlara hâkim oluşu itibariyie el-Müheymin'dir. Allah Teâlâ kendisine galip gelmeye çalışanlara galip gelmesi açısından el-Aziz'dir. Zira O'na galip gelinemez.
Sayfa 249Kitabı okudu
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.