Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2

Muhyiddin İbn Arabi

Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 Posts

You can find Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 books, Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 quotes and quotes, Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 authors, Rahmetün Mine’r-Rahman - Kur’ân-ı Kerîm Tefsiri 2 reviews and reviews on 1000Kitap.
Sanatkâr sanatını nasıl sevmez ki?! Bizler hiç şüphe yok ki, Allah Teâlâ'nın sanatının eserleriyiz, çünkü o hem bizim hem rızıklarımızın hem de maslahatlarımızın yaratıcısıdır. Sanat bir mazhardır, sanatçının zâtı, kudreti, cemali, azamet ve kibriyası onunla bilinir. Eğer böyle bilinmeyecekse daha başka nasıl ve kiminle bilinecek ki?! Bu yüzden bizim var olmamız, O'nun bizi sevmesi kaçınılmazdır. Yani O bizimle, biz de O'nunlayız. Nitekim Hazreti Peygamber aleyhisselâm rabbine övgüde bulunurken “Bizler O'nunla ve O'nun içiniz.” buyurmuştur. Bu itibarla Hak Teâlâ ezelden beri sevendir, ezelden beri Vedüddur, O daima bizim hakkımızda var edicidir, her gün bir iştedir. Vedüd'un bundan başka mânası yoktur. Bizler lisanı hâl ile ve dilimizle daima “şunu yap”, “bunu yap” deriz, O da daima yapar. Bizdeki fiilinden dolayı bizler “yap” deriz. Pekiyi, şimdi sen O'nun bu fiilini, zorlanarak iş yapan kimsenin fiili olarak mı görüyorsun, oysa Allah'ı zorlayacak, ikrah edecek hiçbir güç yoktur. Allah böyle bir şeyden münezzehtir. Aksine bu, O'nun el-Vedüd isminin hükmüdür.
Sayfa 548Kitabı okudu
(Onlar inanmışlar, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur.): Nitekim Allah Teâlâ kalplerin Allah'ın zikri ile mutmain olacağını zikretmiştir. Eğer kalp iman etmiş ise, nefes alıp verdikçe onunla döner ve ondan sükün bulur, tek bir hâl üzere sebatın doğru olmadığını bilir. Zira O, nerede olursa olsun her gün bir iştedir. İş, en başından beri bir hâlden diğerine geçiş şeklindedir. Kalbin de gören gözü vardır. Bir şeyi gören kimse onu bilir, bildiği zaman da onda sükün bulur. Daima dönüp durmayı görür, onunla mutmain olur ve sükün bulur. Her nefeste rabbinin kalbindeki eserlerine nazar eder, orada ikame ettiklerine, oradan çıkardıklarına, ona verdiklerine ve onun orada ikame ettiklerine bakar. Bu makamın sahibi olan kimse her nefeste daima yeni bir ilim içredir.
Sayfa 521Kitabı okudu
Reklam
Lezzetler tatlarda, tatlar meyvelerde, meyve daldadır. Dal kökten dallanır. Kök tektir. Yer olmasaydı kök sabit olmazdı. Kök sabit olmasaydı dallar da sabit olmazdı. Dallar olmasa meyve olmaz, meyve olmasa yeme söz konusu olmazdı. Yeme olmasaydı lezzet alınamazdı. Dolayısıyla hepsi yer (toprak) ile irtibatlıdır; toprak suya, su buluta, bulut rüzgâra muhtaçtır. Rüzgâr ilâhi emre âmâdedir. Emir, rabbani makamdan sudur eder. İşte bundan dolayı kalbini incelt, nazar et, Allah'ı tenzih et ve diline hâkim ol.
(Allah sizinle beraberdir ve amellerinizi boşa çıkaracak değildir. ): Görüleceği üzere Hak Teâlâ ameli sana izafe etmiş, kendisini ise asla gafil kalmayan ve unutmayan bir gözetleyici ve şahit olarak ifade etmiştir. Böylece senin de mükellef olduğun amellerde onu örnek almanı ve unutup gafil kalmamanı istemiştir, çünkü sen O'na muhtaçsın, O'nun ise sana bir ihtiyacı yoktur, dolayısıyla unutmamak ve gafil kalmamak asıl sana yaraşır. O hâlde işi O'na teslim et ve selamete er, böylece işin özüne, nefsü'l-emirdeki haline de muvafakat etmiş olur, açılış ve kapanış arasındaki bütün iddiaların yoruculuğundan kurtulup rahata erersin. Bunu öğrendiğine göre, şimdi artık O'na mecburi olarak değil, kendi seçiminle rücu et, Çünkü öyle ya da böyle her hâlükârda O'na rücu edeceksin, istesen de istemesen de O'nun karşısına çıkacaksın. O da senin niteliğine göre karşına çıkacaktır. O hâlde ey dost, nefsine bir bak.
Sayfa 460Kitabı okudu
Hak Teâlâ (Bütün işler O'na döndürülür. | buyurmuştur. Bu yüzden kulun kendisine ait olduğunu iddia ettiği her şeyi ondan almıştır, bunun tek istisnası ibadettir, ibadeti (kulluğu) ondan almamıştır; çünkü bu, Hakk'a ait bir sıfat değildir. Hak Teâlâ (Bütün işler O'na döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et.) buyurmuştur ki ibadet, kulun yaratılış sebebi olan aslıdır. Hak Teâlâ, “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56) buyurmuştur. İbadet (kulluk), kulun hakiki ismidir; bu onun zâtı, yeri, hâki, aynı, nefsi, hakikati ve vechidir. Burada Hak Teâlâ kendi ismini zamir ile ifade buyurmuş ve (O'na kulluk et.) demiştir, çünkü eğer sen ona kendi bildiğin şekilde ibadet edersen, aslında kendi nefsine ibadet etmiş olursun,ama onu senin bilmediğin şekilde ibadet eder ve onu ilâhi mertebeye nispet edersen, o zaman mertebeye ibadet etmiş olursun. Eğer onu herhangi bir mazhar, zâhir ya da zuhur olmaksızın salt bir ayn olarak tasavvur eder ve ona göre ibadet edersen ki O, O'dur, sen değilsin. Sen ise sensin, O değilsin. İşte bu da (O'na kulluk et.) ifadesinin anlamıdır işte o zaman O'na ibadet etmiş olursun, Bu, ötesinde daha üstünü olmayan bir bilgidir. Bu, konusu müşahede edilemeyen bilgidir.
Sayfa 459Kitabı okudu
Bil ki farz olan namazların tamamı ya güneşten ya da eserlerinden dolayı nehâridir (gündüz namazıdır). Bunun tek istisnası yatsı namazıdır, onun nurlan gece ile gündüz arasında müşterektir ki bu da çok garib bir sırdan ve acaip bir mânadan dolayı böyledir. Çünkü namaz mükellefiyettir, onda zorluk ve sertlik vardır. Bu ikisi hem akıl hem de his itibariyle, gecenin değil, gündüzün özellikleridir. Allah gündüzü geçim kazanma zamanı, geceyi ise örtü kılmıştır, elbise yapmıştır. Bak da bu târifin teklif hikmeti açısından ne kadar dengeli olduğunu gör! Sonra bil ki berzaha ait olan namaz akşam namazıdır. Allah Teâlâ onu çıftteki seslilik (cehr) ile tekteki sır arasında kılmıştır. Bu da akılda böyledir, çünkü namazda berzah, kul ile Rab arasında, belli bir ölçü üzere akledilir bir durumdur, zira kul gece ile kuşatılmıştır, Rab ise Allah'ın güneşi ile irtibatlıdır. Histe ise bu namaz deşf ve sefr arasındadır. Gündüz namazları da çift ve tek arasındadır. Çift mahlükat içindir. Sır ise Vitr (Allah) içindir. Mahlukât zuhur ettiğinde, Hak perdelenir, örtünür; bu nedenle zuhr ve 'asr (öğlen ve ikindi) namazları çifter rekâtlıdır ama kıraatleri gizlidir. Sabah namazında ise güneşin doğuşunun yaklaşması nedeniyle sesli okunur.
Sayfa 455Kitabı okudu
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.