Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri

Bediüzzaman Said Nursî

Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri Quotes

You can find Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri quotes, Ramazan, İktisat, Şükür Risaleleri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Beşerin hayat-ı içtimaîsinde bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilâlâtın menşei iki kelimedir: Birisi: "Ben tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse bana ne!" İkincisi: "Sen çalış, ben yiyeyim."
Sayfa 47
İşte Ramazân-ı Şerif'te en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz; elini suya uzatamaz diye mevhum rubûbiyeti kırılır, ubûdiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
Reklam
Şükür ile zâil rızıklar; dâimi lezzetler, bâkî meyveler verir.
Eğer malı çok seversen, hırs ile değil, belki kanaat ile malı taleb et, tâ çok gelsin.
Sayfa 48 - (22.Mektub'dan 2.Mebhas)
Halbuki zenginler, fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilir. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez.
Sayfa 9 - (Ramazan Risalesi/3.Nükte)
Çünkü sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakiki açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususan zengin, olsa ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor.
Reklam
Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir."
Sayfa 44 - (İktisad Risalesi/7.Nükte)
Cenâb-ı Hak seni 'ademden vücûda ve vücûdun pek çok eşkâl ve vaziyetlerinden en yükseği müslim sıfatıyla insân sûretine getirmiştir.
Bir zaman Hazret-i Gavs-ı A'zam Şeyh Geylanî'nin (K.S.) terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın bir tek evlâdı bulunuyormuş. O muhterem ihtiyare, gitmiş oğlunun hücresine; bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyazattan za'fiyetiyle vâlidesinin şefkatini celbetmiş. Ona acımış. Sonra Hazret-i Gavs'ın yanına şekva için gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazdarlığından demiş: "Yâ Üstad! Benim oğlum açlıktan ölüyor. Sen tavuk yersin!" Hazret-i Gavs tavuğa demiş: "Kum biiznillah!" O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp, tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını, mutemed ve mevsuk çok zâtlardan Hazret-i Gavs gibi keramat-ı hârikaya mazhariyeti dünyaca meşhur bir zâtın bir kerameti olarak manevî tevatürle nakledilmiş. Hazret-i Gavs demiş: "Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman o da tavuk yesin." İşte Hazret-i Gavs'ın bu emrinin manası şudur ki: Ne vakit senin oğlun da ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hâkim olsa ve lezzeti şükür için istese, o vakit leziz şeyleri yiyebilir...
Sayfa 27 - (İktisad Risalesi/3.Nükte)
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.