Ramazan Medeniyeti

İbrahim Refik

Ramazan Medeniyeti Posts

You can find Ramazan Medeniyeti books, Ramazan Medeniyeti quotes and quotes, Ramazan Medeniyeti authors, Ramazan Medeniyeti reviews and reviews on 1000Kitap.
192 syf.
7/10 puan verdi
Yıllar önce okuduğum ama Ramazan'da olalım olmayalım güzel bir sofra denince ya da eskilere isnaden bir ah çekilince hala gözümde canlanan o harikulade akşamlarıyla zaman yolculuğu iştiyakı veren içeriği aklımın bir odasında bağdaş kuran Ramazan Medeniyeti. Farklı kaynaklardan derlenen bu kitabı okunası yapan şey zaten birebir vakıf olamayacağımız bir güzelliğe şahit olmak. Sayfalarında gezinmek sizi de biraz olsun güzel bir yerde güzel bir zamanda misafir edilme hissine yaklaştırır umarım.
Ramazan Medeniyeti
Ramazan Medeniyetiİbrahim Refik · Albatros Yayınları · 20008 okunma
Abdullah Molla'nın Kibarlığı Ali Rıza Bey
Meşhur Şeyhülislam Dürrîzâde Abdullah Molla, Sultan II. Mahmud zamanında zenginliği ile birlikte ikramının bolluğu ve kibarlığı ile şöhret bulmuştu. (Kısaca; Sultan II. Mahmud bu şöhretin mübalağa mı yoksa doğru mu olduğunu merak edip Dürrîzâde'nin konağına habersiz iftara gider.) Padişah kendisine sunulan yemeklerin lezzetini takdir etmekle birlikte her yemek kabını çok kıymetli ve nefis kaplar olduğunu görmüş, yalnız pilavdan sonra gelen hoşafın bulunduğu kabın billur olduğu halde diğer kaplar gibi nefis bir işçiliğe sahip olmamasının sebebini Dürrîzâde'ye sorduğu zaman efendi: "Kulunuz hoşafın lezzetini bozmasın diye buz parçalarını hoşafın içine attırmıyorum da, gördüğünüz gibi buzdan kâse yaptırıp hoşafı onun içine koyduruyorum." demiş. Padişah bu hadiseyi anlatırken bunu kendiliğinden anlayamadığından "Pek utandım" dermiş. Yemekten sonra "Efendi sizin aşçı pek iyi, isterseniz bizim aşçı ile değiştirelim" diyerek kendisini taltif etmiş. Sultan Mahmud, bu hadiseden sonra Dürrîzâde'nin ismi ne zaman huzurunda zikrolunsa "Adam kibardır!" dermiş.
Sayfa 35 - AlbatrosKitabı okudu
Reklam
Bursa'nın Ramazan Gelenekleri Necdet Sakaoğlu
Bu zengin kentimizde eskiden, hâli vakti yerinde olan her aile ramazanın otuz günü iftar verirmiş. Çağrılanlar veya kendiliklerinden gelenler, mevkilerine, kişiliklerine bakılmaksızın buyur edilir, "Fatiha ", "Yasin", "Bakara", "Maide" gibi, Kur'an-ı Kerim'den adlar verilen divan sofralarına oturmazdan önce her biri hizmetkârların tuttukları sepetlerden birer şimşir kaşık alıp bunun sapında yazılı sofraya otururlarmış. İftarlık ikramından sonra sofralara, "düğün", "yoğurtlu toyga", ardından da "şehriye" olmak üzere üç çeşit çorba konulup kaldırılır, bu fasıl bitince sapları kırılan zarif kaşıklar, -üzerinde ayet-i kerime yazılı olduğu için- bilahare yakılıp külleri gül bahçelerine dökülürmüş. İkinci kez yazısız kaşıklar dağıtılır ve asıl yemek faslı Bursa'nın ünlü kebapları, yahnileri, sebzeli etleriyle başlarmış. Ardından da "kol böreği", "burmalı börek", "yufka böreği"... yahut "kesme makarna" gelirmiş. Bunların yanında tahinle yapılan "buselik" şerbet veya kayısı ile nar karışımı "devran" şerbeti sunulurmuş.
Sayfa 23 - AlbatrosKitabı okudu
On Bir Ayın Sultanı Ramazan Münevver Alp
Zengin, orta halli, fakir bütün Müslüman İstanbul halkı, ramazanı iyilik etme, sevap kazanma, günahlardan kurtulma sevinci ve şevki ile karşılarlardı. Erkeği olmayan dulların, evi barkı olmayan bekarların, babasız yetimlerin gönüllerini hoşnut etmek, onların hayır duasını almak, tutacakları orucun, indirecekleri hatimlerin, edecekleri ibadetlerin
Sayfa 13 - AlbatrosKitabı okudu
Ve ağızları misk gibi kokanlar ve o gün insanlara gülden ağır bir söz söylememiş olanlar ve o gün almayı değil hep vermeyi düşünenler ve o gün ''sabredenlere hesapsız ecirler verilecektir'' müjdesi ile müjdelenmiş olanlar meleklerle birlikte iftar sofrasına oturuyorlar.. Allah'ım şükürler olsun oruçluyuz... Mustafa Kutlu
Tebessüme bile sadaka ödülü vaadeden bir değer ikliminde yaşıyoruz. Oruç hiç değilse, üzerimizde iğreti de olsa bir tebessüm halinde tecelli etmelidir; kimbilir belki günün birinde tebessüm ve nezaketi şahsiyetin bir parçası haline getimeyi başarabiliriz.