Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu

Ahmet Önkal

Most Liked Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu Quotes

You can find Most Liked Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu quotes, most liked Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bedr Gazvesi’nde ele geçirilen esirlerin topluca bir yerde mahpus tutulmaları yerine birer birer ashab-ı kirama dağıtılarak misafir edilmeleri,* başka bir takım fayda mülâhazaları yanında büyük ölçüde, esirler saha benin İslâm’ı yaşayışına vâkıf olsunlar diye olsa gerektir. İslâm düşmanı Benû Hanîfe reisi Sümâme’nin müslüman olmasına, Hz. Peygamber’in hüsn-ü muamelesi, karşılıksız affı yanında Mescid’de bir direğe bağlı kaldığı** müddet zarfında İslâmî tatbikatı görerek hakikatı idrak etmesi de müessir olmuştur, diyebiliriz. * İbn HişâmI-II, 645 **Buhârî, Meğâzî 70; Müslim, Cihâd 59
Sayfa 273 - Kitap Dünyası
İslâmî esaslar ve cezalardan kesinlikle af ve taviz verilmez. Hırsızlık yapan Benû Mahzûm’lu kadının suçunun affı için yapılan müracaatlara karşı Rasûlüllah’ın kesin tavrını,* müslüman olmak için ken dilerinin namaz, zekat ve cihadla mükellef tutulmamalarını şart koşan Tâif’lilere kat’iyetle "namazsız dinde hayır olmadığı”nı belirterek böyle bir tavizi kabul etmediğini biliyoruz. ** * Buhârî, Hudûd 12; Müslim, Hudûd 8,9; Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6. **İbn Hanbel IV, 218. Rasûlüllah, zekat vermemeleri, cihada katılmamaları ve kendilerine içlerinden vali tayin edilmesi şartlarını kabul etmişti. Zira bizzat Hz. Peygamber’in belirttiği gibi (Ebû Dâvûd, İmâret 26) İslâm’a girdikleri zaman onlar kendiliklerinden zekat verip, cihada koşacaklardı. Sonra zekat için mallarının üzerinden bir sene geçmeli, cihad için de düşman mevcut olmalıydı. Bunlar olmadığı için Rasûlüllah bu teklifleri kabul etmişti. (Azî mâbâdî, Avnu’l-Ma’bûd VIII, 268). Vali tayininde ise, zaten Rasûlüllah’ın umumi prensibi, bölge halkından birini görevlendirmek idi.
Sayfa 266 - Kitap Dünyası
Reklam
Hadd-i zatında sabır, yalnızca eziyet ve zulümlere karşı sabır değildir. O, şümûllü bir manaya sahiptir ve pek çok şeye sabretmek gereklidir: Taata devamda sabır, ma’siyetten sakınmada sabır, zıt düşüncelerdekilerin her türlü hile ve tuzaklarına sabır, batılın yayılmasına sabır, hakka yardım edenlerin azlığına sabır, eziyetli yolların uzunluğuna sabır; nefsin istekleri, tamâ ve heveslerine, za’fına, noksanlığına, aceleciliğine, çabucak usanmasına sabır; insanların taleplerine, eksikliklerine, cehaletlerine, hemencecik neticeye ulaşma isteklerine sabır, sabır, sabır... Bütün bunlardan sonra neticeye ulaşılınca, galebe çalıp hakimiyetele geçince, bolluk ve refaha erişilince nefsi tevazu ve şükür dairesinde tutabilmede sabır... Bollukta da, darlıkta da, elemde de sevinçte de, Allah’a irti batlı olmada, O’nun kaderine teslimiyette, tam bir huşû, güven ve itmi’nan içinde her şeyi O’na havale etmede sabır... Öyleyse sabır, Allah’a güvenip, Allah’a dayanmak, Allah’tan ummaktır. İslâmî bir cemiyetin ikâmesi ve idâmesi için nefsinden ve toplumdan gelen zorluklara göğüs germektir;* bu uğurda karşılaşılan güçlüklerden yılmadan, reddedilmiş olmaktan dolayı bıkıp usanmadan, azim içerisinde gayret göstermektir. * A.Fâiz, Tarîku’d-Da’ve I, 198-208
Sayfa 257 - Kitap Dünyası
Bütün peygamberler ve hak yolun yolcuları eziyetlere maruz kalmışlardır. Cenab-ı Hak buyurur: "(Ey Habibim) senden evvelki peygamberler de yalanlanmışlardı da onlar bizim nusratımız kendilerine erişinceye kadar gördükleri eziyetlere ve yalanlanmalarına karşı sabretmişlerdi.” En'âm:34 , "O halde (Habibim) peygamberlerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sen de sabret.”Ahkâf: 35
Sayfa 255 - Kitap Dünyası
Her şeyden evvel davetçi, davet mükellefiyyetini yüklenebile cek sıhhatli bir vücuda sahip olmalı, basit sebep ve hiçten baha nelerle yıpranıp çöküvermemelidir. Sonra o, hiç kimsenin yardım ve maûnetine muhtaç olmadan, hiç kimseye yük teşkil etmeden geçimini sağlayabilmeli, bunun için de ailesini geçindirecek kadar geliri, işi ve san’atı bulunmalıdır.
Sayfa 254 - Kitap Dünyası
"Mahsul, ovada, sükünetle yere yatmış sulu ve yumuşak toprakta yetişir, huşünetle ser çekmiş, dik ve haşin kayalarda, dağlık ve sert arazilerde değil!.. Bunun gibi hikmet de, kibirli olanların gönüllerinde değil, mütevazi olanların kalblerinde gelişir. Görmez misin, başını tavanlara kaldıranların başları tavana değer ve yaralanır; başını eğenlere ise, tavan gölgelik yapar ve onları korur?!"
Reklam
429 öğeden 451 ile 429 arasındakiler gösteriliyor.