Beyrut, Bağdat, Endülüs, Fas, İsfahan, İstanbul, Kahire, Kudüs, Semerkant, Şam...
Öyküler ve şehirler...
Doğu 'nun kentlerinde gezinirken, bilmediğiniz sadece sokakları değil kişileri ile de sizi karşılıyor satır aralarında. İnsana dair eylemlerden bahserken, ona dair tüm ihtirasları, hırsları, hataları ya da doğrularıyla karşılaştırıyor okuyucuyu. Mekanlar ya da isimler değişse de, insana özgü duyguların çok da değişmediğini hatırlatıyor diğer yandan dünyanın neresinde olursak olalım.
Yazar her bir öyküyü öyle güzel dekore etmiş ki, her birinin içindeki renkleri ve tonlarının uyumunu çok sevdim. Başka bir yeryüzü gibi her biri, başka bir coğrafya, başka bir lisan gibi.
Doğunun mistik ikliminde gezinirken tarihin farklı zaman dilimlerinde insanların gündelik yaşamlarını eşlik etmek güzeldi. Kültürel unsurların öykülere yansımasını seviyorum. İnançlar ve değerler sistemindeki insan öyküleri, farklı coğrafyalara ait olunca paletin tüm tonlarını görmek mümkün oluyor.
Uğruna savaşlar ve kayıplar verilmiş, acılar çekilmiş kadim şehirlerin içindeki insan hikayelerini okumak, günümüz dünyasının nefes kesici eylemlerinden biraz da olsa uzaklaşmak için güzel bir soluk oldu benim için.