Mutlu, bereketli, bol kazançlı haftalar dilerim!
Cemal Dindar kitaplarını incelemeden evvel Cemal Dindar incelenmelidir. Çünkü biraz bu insanın alanıyla ilgilenmek şart. Planlarım arasında kendisinin 4 kitabını okumak var ve incelemelerde bazı paragrafları olduğu gibi ekleyebilirim. Ben sıralı okusam da okumak isteyenler benimle aynı sırayı takip
Normal siyasi kitapların aksine, politik bir kişilik olan Erdoğan'ın psikoloji analizi ile siyasi yaşantısı arasında bağ kurarak ele alındığı ilginç bir kitap.
Erdoğan'ın kendine has üslubunun aslında ailesinden geldiğini ve bunun etkilerinin birebir siyasi hayatında iz bıraktığını ve şekillendirdigini savunuyor. Bazı tezler zorlama gibi gelse de genel olarak psikolojiden uzak insanların farkina varamayacağı türde çıkarımlarda bulunuyor.
400 küsür sayfalik kitabın yarısı yazarın kitap üzerine yaptığı söyleşi, 3. Baskı itibariyle ek olarak gezi ve sonrası Erdoğan analizi ve ak parti lügatı olarak alfabetik sıralı terimler üzerinden yine Erdoğan ve parti analizi. Kitabın muhalif bir tavırla yazıldığını söylememe gerek yok sanırım.
Bir psikiyatri uzmanı olan Dindar “Biat ve Öfke”de tanınan bir kişi üzerinden, bir hekim olarak biat ve öfkenin tıbbi analizini yapmış.
Sonuç olarak şayet çocuklarımızı sevgi, saygı, bilim, sanattan uzak, şiddet ve korkutmayla büyütürsek sonuçlarının ne olacağı üzerinde durmuş.
“Recep Tayyip Erdoğan’ın dedesi Tayyip daha yirmi iki yaşındayken,
"Bizim evin karşısında Müşerref Abla dediğimiz bir komşumuz vardı. Çocuğum ya, küfür ediyorum ona. Ben küfrettikçe onun hoşuna gidiyor o da popoma vuruyor. O vuruyor ben küfür ediyorum. Babam gelince şikâyet etmiş beni. Bunlardan haberim yok tabii. Babam içeri giriyor. Allah rahmet etsin. Alıyor beni tavana asıyor. Ellerimden mi kollarımdan mı bağlamış, hatırlamıyorum. Orada 15-20 dakika kalmış olacağım ki, dayım gelip beni kurtarıyor. O günden sonra da küfür faslı kapandı.”
“Reis Kaptan sinirli bir adamdı. Sinirlendiğinde evde kimse ona yaklaşamaz, irtibat kuramazdı. Ama Tayyip’e özel bir ilgisi vardı. Tenzile Hanım da bunu keşfetmişti. Evin babası sinirlendiğinde iş Recep Tayyip’e düşerdi. Hemen Reis Kaptan’ın yanına sokulurdu. O kollarına sığındığında Reis Kaptan’ın siniri kalmazdı. Recep Tayyip babasını üzdüğü zaman inanılmaz bir şey yapardı, Reis Kaptan’ın ayakkabılarını öperdi. Bunu gören Reis Kaptan sakinleşir, gözlerinden yaşlar süzülür, bütün çocuklar da babalarıyla birlikte ağlardı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın dedesi Tayyip (köylülerin andıkları ismiyle Teyyup) daha yirmi iki yaşındayken, 1906’da komşuları tarafından on altı kurşunla öldürülüyor. Dede Tayyip öldürüldüğünde Ahmet daha bir ya da iki yaşında. Büluğa erdikten sonra Ahmet evleniyor ama ilk eşinden çocuğu olmuyor. Bunun üzerine kocası savaştan dönmemiş bir dulla evlendiriliyor ve ondan Tayyip’in üvey ağabeyleri Hasan ile Mehmet doğuyor.
Ahmet Reis daha sonra Tenzile Hanım ile evleniyor ve İstanbul’a göç ediyor. Recep Tayyip, 1954 yılında Kasımpaşa’da doğuyor.
Rize’nin Dumankaya köyünden Erdoğanların tarihi 1800’lerin ortalarına değin uzanıyor. Dumankaya’nın Cumhuriyet öncesi adı Plihoz. Bilinen ilk ata Bakatoğlu Ahmet; Recep Tayyip Erdoğan’ın dedesinin dedesi yani. Bakatoğlu ‘isyancı, kavgacı’ anlamına geliyor. Bakatoğlu Ahmet’in Tahir, Yunus ve Mehmet adında üç oğlu var. Tahir, ‘bilinmeyen bir nedenle’ babasını öldürüyor. Bakatoğlu soyu Yunus ile sürüyor. Yunus’tan sonra oğlu Tayyip (yerel dildeTeyyup), ondan sonra Hacı Ahmet, ondan sonra da Recep Tayyip