Garip bir sanat edebiyat! Bir gün karşınıza edebi bir eser çıkıyor ve kendinizi öyle bir kadının zihninde buluyorsunuz ki kaybolup gidiyorsunuz orada. Yazarın şiirsel anlatımına kapılıp akıyorsunuz kitap sayfalarında.
Müller’in biyografik öğeler taşıyan roman kahramanı Irene tüm açıklığı ve karmaşıklığıyla karşımızda. Tüm algıları açık, hassas ve yalnız bir kadın Irene. Vatanından sürülmüş, geldiği ülkeyi benimsemeye çalışıyor, aslında artık ülkesi olarak ayağındaki ayakkabıyı görüyor. Belki de var olmaya çalışıyor, ya da var olanları anlamlandırmaya, ya da her şeyi sorgulayıp anlamlandırarak bırakıyor boşluğa.
Okuyucunun zihnini allak bullak eden, şiirsel, imgelerle dolu farklı bir anlatımı var yazarın. Cinselliğini anlatırken abartılı tasfire girmeden, süslü erotizmi kullanmadan öylece anlatıyor yazar. Okuyucu bazen düşünüyor bazen utanıyor. Tuhaf işte...
Farklı bir kadın, iki şehir, üç erkek, bir roman “Tek Bacaklı Yolcu”...