Ve sonra, yağmurlu günlerin akşamlarında, yüreğin dünyayı uyandırmak istercesine göğüste çırpındığı, alınların kırıştığı soğuk akşamlarda nasıl da başka biri olmayı isterdi bir aziz, bir kurtarıcı, kurşun yağmuru altında, cephede en ön safta yer alan, eylemde en önde yürüyüp, yumruk havada, ötekilerin sesini bastırarak marş söyleyen, "Bu son kavgamızdır, artık kenetlenelim..." diyen kişi olmalı, tam göğsüne bir kurşun yemeli, lime lime beyaz gömleğin üzerinde kıpkırmızı güzel bir kan lekesi belirmeliydi; kadınlar, erkekler ağlarlardı o zaman; sessizlik olur, gözyaşları dinerdi; nefret, sessizlik, sessiz kortej, iktidar dize gelecek, üçkağıtçılığın, yalanların yerini yeni bir düzen alacak, yaşasın gerçeklik uğruna can veren kahramanlar, yaşasın yoldaşımız...