İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyurmuşlardır: "Sadece dil ile niyet olmaz. Çünkü, çok kimse yalnız dil ile niyet ederek, kalb ile niyeti terk ediyor. Böylece namazın farzlarından biri olan kalb ile niyet yok oluyor. Namaz kabul olmuyor. O halde, niyeti dil ile değil, kalb ile yapmalıdır. Farz namazlarda, bayram ve vitr namazlarında niyeti belirtmek lazımdır."
Allâhü Teâlâ'ya ve Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) îmândan sonra İslâm'ın şartlarının en büyüğü ve en mühimi namazdır. Namaz îmânın alâmetidir. Bütün peygamberler ümmetlerine namazı en faziletli ibâdet olarak bildirmişlerdir.
Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya,
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya.
Benim Hakk'a münâcâtım değildir rızk için hâşâ,
Hudâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya.
Tesbîh namazı tevbenin, istiğfarın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır.
Hazret-i Resûlü Ekrem (sallahü aleyhi ve sellem) muhterem amcaları Hazret-i Abbas'a (r.a.) şöyle buyurmuşlar:
"Ey amca, sana on haslet haber vermekle ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günahının evveli ve ahiri, yenisi ve eskisi, hata ile ve kasden(bilerek) yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizli ve aşikâr olanı mağfiret edilmiş, bağışlanmış olsun... Gücün yeterse bu tesbîh namazını her gün kıl. Her gün kılamazsan ayda bir kere kıl. Onu da yapamazsan senede bir, onu da yapamazsan ömründe bir kere kıl."