Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Resimli Osmanlı Tarihi

Yavuz Bahadıroğlu

Resimli Osmanlı Tarihi Gönderileri

Resimli Osmanlı Tarihi kitaplarını, Resimli Osmanlı Tarihi sözleri ve alıntılarını, Resimli Osmanlı Tarihi yazarlarını, Resimli Osmanlı Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihçi Yılmaz Öztuna, Sultan Abdülhamid'in saltanat devrini ikiye ayırmaktadır. Birinci devre, tahta geçişinden 13 Şubat 1878'e, yani Meclis-i Mebusan'ın (Birinci Meşrutiyet) ilanına kadar 1 yıl 5 ay 13 gün sürmüştür ki, bu dönem padişahın şahsi idaresiyle ilgisizdir. Çünkü idareye meclis hâkimdir. Padişah ikinci plandadır. Ancak meşrutiyet yürürlükten kaldırılıp meclis dağıtıldıktan sonra şahsî hâkimiyetini kurabilmiş, dizginleri eline alabilmiştir ki, Sultan Abdülhamid bu dönemden sorumludur. Bu dönem İkinci Meşrutiyet'in ilan tarihi olan 23 Temmuz 1908'e kadar 30 yıl 5 ay 9 gün sürmüştür. Ondan sonraki 9 ay 5 günlük dönemin sorumlusu yine meclistir (İkinci Meşrutiyet).
Sayfa 466 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Osmanlı İslâm Devletiydi
23 Nisan 1920'de Ankara'da Büyük Millet Meclisi dualar ve kurbanlarla açılmıştı. Yayınlanan bildiride padişaha bağlı kalınacağı ve başkentin (İstanbul'un) kurtarılmasına çalışılacağı, bütün vatan yabancı işgalden temizlenene kadar mücadeleye devam edileceği bildirilmişti (26 Haziran 1920).
Sayfa 530 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Reklam
İkinci Balkan Savaşı ve Ege Adaları
... Nihayet savaş, Bükreş Anlaşmasıyla bitti (10 Ağustos 1913). Bulgaristan, Birinci Balkan Savaşı'nda kazandığı toprakların bir kısmını kaybetti. Osmanlı Devleti'nin kazancı, Edirne ile Dimetoka idi. Ege Denizi'ndeki adalar ise büyük devletlerin hakemliğine bırakılmıştı. Bugün de başımızı ağrıtan Ege Adaları işte o zaman Avrupa'nın büyük devletleri tarafından şartlı olarak Yunanistan'a terk edildi. Bunun şartı, "Yunanistan'ın adalarda askerî yığınak yapamayacağı" yolunda idi. (İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya, Ege Adaları'nı işgal etti. Çekilmeden önce, gerçek sahipleri bulunan ve esasen Anadolu'nun tabii bir uzantısı olan Ege Adalarını Türkiye'ye iade etmeyi teklif ettiler. Devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü anlaşılmaz bir tutumla teklifi geri çevirdi. Savaştan sonra -müttefik devletler, adaları Yunanistan'a bıraktılar. Böylece Türkiye batıdan Yunan çemberine girmiş oldu...)
Sayfa 513 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin Yıkıldığı Gün
Sultan II. Abdülhamid'in Selanik sürgünü 3 yıl 6 ay 3 gün sürmüş, oradan İstanbul'daki Beylerbeyi Sarayı'na getirilmişti. 10 Şubat 1918'de ölünceye kadar burada yaşadı. İttihatçılar zaman zaman durumu kendisine bildirip, memleketin düştüğü beladan nasıl kurtulacağını sormuşlar, ama bunu iş işten geçtikten sonra yapmışlardır. Bir seferinde Sultan Abdülhamid şöyle cevap vermiştir: "Bu vaziyette artık benim verebileceğim hiçbir fikir yoktur. Tavsiye edebileceğim hiçbir tedbir kalmamıştır. Çünkü bu zavallı devlet, harb-i umumiye [Birinci Dünya Harbi] sürüklendiği gün yıkılmıştır. Sizi bana gönderenler, o çılgınlığı yapmadan evvel göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim olan devletlere karşı Almanya ve Avusturya gibi kara hudutları içinde mahpus yaşayan iki devletle beraber ateşe atılmak, tarihin kaydettiği en büyük ahmaklıktır!"
Sayfa 503 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Hiç şüphesiz, Sultan II. Abdülhamid'in en büyük eseri, 33 sene süreyle yıkılmaktan kurtardığı Osmanlı Devleti'dir. Bunu rahatlıkla söyleyebilmekteyiz. Çünkü ondan sonra gelenler 10 sene bile yaşatamamışlar, devleti öldürmüşlerdir...
Sayfa 501 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
İttihatçıların Adamları
Padişaha tahttan indirildiğini tebliğ eden heyetin içinde kimlerin bulunduğuna bakmak, durumu anlamak için yeterlidir. Biri "Emanuel Karaso" isimli Yahudi ki, bu Yahudi, İtalya'dan para alıp devlet sırla- rını satan bir casustur. Aynı zamanda da Selanik milletvekilidir. Daha önce de Ab- dülhamid'den Filistin'de Yahudiler için top- rak isteyen heyetin içinde bulunmuş, ret cevabı alınca padişaha kinlenmiştir. Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması için en büyük engel saydığı Abdülhamid'in tahttan indirilmesi onun açısında zaruridir. İkincisi, Ermeni senatör Aram Efendi ki, daha önce Sultan Abdülhamid'e suikast yapacak kadar ileriye gitmiş Ermeni çetecilerle her zaman irtibat hâlindedir. Emeli, Osmanlı Devleti'nin yaşaması değil, parçalanmasıyla Doğu vilayetlerimizde Erme- nistan Devleti'nin kurulmasıdır. Üçüncüsü, jandarma paşası Arnavut Esad Toptani'dir. Bu adam padişahın tahttan indirilmesinden ancak birkaç sene sonra Arnavutluk'un istiklali için Osmanlı Devleti'ne silah çekmiş, çetecilik yapmıştır. Dördüncüsü, Gürcü Arif Hikmet Paşa'dır. Sonradan ismi bazı skandallara karıştığı hâlde aralarında bulunan yegâne insandır.
Sayfa 500 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Reklam
Yağmacılar Kaçtılar
... Hareket Ordusu'yla İstanbul'a giren çeteciler ise, başta Yıldız Sarayı'nın zenginlikleri, tarihî eserleri olmak üzere İstanbul'u köşe bucak günlerce yağmalamışlar, böylece maksatlarının sadece yağma olduğunu tarihe yazdırmışlardır. Hemen sonra örfî idare (sıkıyönetim) ilan edilmiş, askerî mahkemeler kurulmuş ve sehpa yetişmediği için insanlar ağaçlara asılmıştır. İttihat ve Terakki Partisi artık her şeye hâkimdir. Ve bu partinin mensupları, 600 senede gelişmiş koca imparatorluğu 10 senede yıkacak, ama kendileri de altında kalacaktır.
Sayfa 500 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
İttihatçıların Abdülhamid'e İftirası
"... [31 Mart Olayı'nda] suçum olup olmadığını meydana koymalıdır." Sadrazam Tevfik Paşa, padişahın teklifini, 31 Mart Olayı yüzünden padişahı suçlayan Said Paşa'ya bildirdi. Said Paşa'nın cevabı ibret vericidir: "Ya padişah temize çıkarsa bizim durumumuz ne olur!" Padişah, suçlandığı bir konuda kendisini ortaya koyup tahkikat istemekte, ama o günlerde padişahtan daha güçlü olan suçlayıcılar bu teklifi reddetmektedirler. İftira olduğu işte bu kadar açıktır...
Sayfa 500 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Halk İttihat ve Terakki Partisi'ni tutmuyor, İttihatçıları sevmiyordu. İttihatçılar ise bunu hazmedemiyorlar ve çıkardıkları gazetelerle, meşrutiyetin kendi eserleri olduğunu, bunu zorla da olsa millete benimseteceklerini, İttihat ve Terakki'nin fikirlerini herkesin kafasına sokacaklarını söylüyorlardı. Başarısız kaldıkça sertleşiyorlardı. Karşı görüşleri savunan, padişahı müdafaa eden gazete ve gazetecilere diş biliyorlardı. Siyasî muhaliflerini sokak ortasında öldürmeye koyulmuşlardı. İsmail Mahir Paşa ile Gazeteci Ahmed Samim ve Hasan Fehmi bunlardan sadece üçüdür.
Sayfa 497 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
İttihat ve Terakki Cemiyeti
... Yurt dışına sürülen veya kaçan İttihatçılar Paris'te toplanmıştı. Orada gazeteler çıkarıyor, bunları gizli yoldan Türkiye'ye sokuyor, padişah aleyhtarlığını yaymaya çalışıyorlardı. Kâh İngiltere, kâh Fransa, kâh Rusya bunları destekliyordu. Çünkü Sultan Abdülhamid gibi bir siyasî ve dinî otoritenin Osmanlı Devleti'nin başında bulunması, yabancıların menfaatlerine aykırı düşüyordu. Ermeniler Doğu Anadolu'da bir devlet kurmak, Yahudiler Filistin'e yerleşmek, İngilizler Arap Yarımadası'nda kökleşmek, Ruslar Balkanlar'dan sıcak denize inmek, Fransızlar imparatorluktan pay almak, Yunanlılar İstanbul'u geri almak için İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne sızmışlardı... Samimi İttihatçıların düşüncesine göre, Abdülhamid devrilince Avrupa devletleri Osmanlı Devleti'ni rahatsız etmeyecek, sıkıştırmayacaklardı. Böylece Osmanlı Devleti rahatlayıp bütün enerjisini kalkınma yolunda harcama fırsatını bulacaktı. Oysa bunun tam tersi oldu ve Osmanlı Devleti kısa süre içinde acemi ittihatçıların elinde parçalandı.
Sayfa 494 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.