Keşke yayınevi biraz özenerek basmış olsaydı kitabı. İmla hatalarından tutun, cümlelerin birbirinden kopukluğuna kadar, yazılanları anlamak beni biraz zorladı. İlk defa bir kitabı bitirmek için zorlandım. Yarım bırakma gibi bir huyum yoktur ama gerçekten zor bitirdim.
Üzülerek söylüyorum anlamakta çok zorlandım ve beğendim diyemem.
Yorgunum reis. Bir türlü barışamıyorum dünya ile. Kimse, kimseyle hiçbir şey paylaşmıyor! Çamurlu sokakları, sıcak odaları, gönül soframızı..." sustu iç geçirdi, " karbon ve jelatin atıklarıyız. Dışımız gıcır, içimiz köhneyip kararıyor."
Ol mahîler derya içreydi lâkin deryayı bilemediler. Suyun kimyası zamandı, ayrılıktı, gözyaşıydı... Onu bilmediler. Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında, geri dönmek isterler, bunun hüküm olduğunu bilmediler...
Özne olamamış nesnelerin kaderiydi bizim kaderimiz diyordu. Gereksiz ayrıntı gibi sahnenin dışında, ne olduğunu bilmediğimiz 'şey' ler için sıramızı bekleyerek geçen ömrü sadık köpek gibi sahipleniyoruz.
Duruşmada; 'kimseye ait olmayanı çok görüyorsunuz bize' diye itiraz etmiştik. Savcı kızmıştı; ' üç on para için kıyılarımızı talan ediyorsunuz,' dedi. Gün gelecek bizim bin yılda yapamayacağımız tahribatı birkaç ayda yapacaksınız, bunu hatırlattım.
Sözüm kehanet değildi. Bize çok gördükleri sahilleri doldurup, beton ve asfaltla diri diri gömdüler kıyıyı...