İrade, ibadetullah diyor.
Zihin, marifetullaha âşık olmak istiyor.
His, muhabbetullaha koşuyor.
Lâtife, müşahedetullahtan söz ediyor.
Takva denilen kâmil ibadet, bu dört çeşmeden akan sularla yeşeriyor.
Uzun ve karanlıklı sonsuzluk yolculuğunda “zad ve zahire, ışık ve burak ancak Kur’ân’ın evamirini imtisal ve nevahisinden içtinab” (Yedinci Söz) ile elde edilebilir
“Her şeyin biri mülk, diğeri melekût, yani biri dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır. Mülk ciheti bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür ayinenin arka yüzü gibi. Melekût ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır ayinenin dış yüzü gibi. Öyle ise çirkin görünen şeyin yaratılışı, çirkin değildir, güzeldir; ve aynı zamanda o gibi çirkinlerin yaratılışı, mehasini ikmal içindir. Öyle ise çirkinin de bir nevi güzelliği vardır.”
İşârâtü’l İ’caz
Yırttı karanlık göğü bir yıldız
Bir gül dalı kırıldı
Bir yarasa fırladı boşluğa yalnız
Sessizlik can evinden vuruldu
Bülbül visal rüyalarında baygın
Gölgeler büyüdü sularda
Alev sardı gönüllerde yangın
Döküldü gözyaşları art arda
Bir tomurcuk açtı lâl
Bir mermer parçası düştü
Güvercinler uyandı
Bir balık hıçkırdı, kal gitme kal
Karanlık dalga dalga koyulaştı
Bir güvercin havalandı
Türbe boş
Ruhumu bir ince sızı dolaştı
Öksüz kubbe bomboş.