Orta hallilik; hem fakirlik ve yorgunluğa, işçi kesimin zorlu hizmetlerine ve facialarına hem de üst kesimin hırsına ve gururuna uzak olduğu için kimseyi rahatsız etmezmiş. Ben, orta halliliğin saadetine inanmalıymışım.
Daima kendilerinden daha iyi durumda bulunanlarla karşılaştırılacakları yerde durumlarına şükrederek kendi üzüntü ve şikayetlerini hafifletmek üzere herkes kendi durumunu daha kötü durumda bulunanların haliyle karşılaştırsaydı insanlar arasında halinden şikayet edenlerin ne kadar azalmış olacağını düşündüm.
Gizli ve çeşitli birtakım nedenlerle insanın hissi nasıl ve çabuk değişiveriyor. Bugün sevdiğimiz işten yarın nefret ediyoruz.Bugün arkasından koştuğumuz şeyden yarın kaçıyoruz.Bugün istediğimiz şeyden yarın çekiniyoruz.
Bizim o büyük yaradanımız kullarına hatta böyle felaketlere gömüldüğü zannedilen hallerde bile ne kadar ve nasıl merhamet ediyor.En acı nasiplerimizi bile nasıl tatlandırıyor.
Kendi kuvvetimizi ölçmeden ve neye mal olacağını hesap etmeden sonunu getirmek fikri ile bir işe başlamanın delilik olduğunu her ne kadar çok geçse de şimdi artık çok iyi anlamıştım.
Mademki yalnız beni değil dünyada olan biten her şeyi idare eden yalnız onun kuvvetidir;o halde bütün başıma gelenlerin Tanrı'nın emriyle olması,düştüğüm bu sefil durumda da yine onun etkili olması gereklidir fikri bende çok fazla kuvvetlendi.Bunu kendi kendime söylediğim şu soru takip etti:"Niçin Tanrı bana böyle yapıyor?Böyle olmak için ne yaptım?"dedim.
Bunu sormakla sanki küfretmişim gibi hemen vicdanım şu uyarılarda bulundu:adeta sinirlenir gibi bana"Sefil"dedi. "Ne yaptığını mı soruyosun?Bir defa geriye,kötü yollarda harcanan hayatına bak ve kendi kendine neler yapmadığını sor.