Roman ve Hayat

M. Fatih Andı

Quotes

See All
1940 'ların popüler romanları
1940' lı yıllarda yapılan kapsamlı bir okur anketinden... "Edebi eserlerden hangileri daha fazla okunuyor?" sorusuna okur ve yayıncıların verdiği cevaplar... Adı geçen yayıncıların hepsi, en çok satan roman olarak, Halide Edib'in o günlerde, hemen birkaç ay evvel CHP Roman Armağanı'nı da kazanmış olan Sinekli Bakkal'ını zikrederler ve fakat ardından sıraladıkları listede Reşat Nuri'nin Akşam Güneşi, Refik Halid'in Yezid'in Kızı, Sürgün, İstanbul'un Bir Yüzü, Çete romanları, Aka Gündüz'ün Dikmen Yıldızı, Bu Toprağın Kızları ve Üvey Ana'sı, Kerime Nadir'in Hıçkırık'ı, Mükerrem Kâmil Su'nun Istıranca Eteklerinde, Sus Uyanmasın, Bu Kalp Duracak, Dinmez Ağrı, Çırpınan Sular adlı romanları ve eserlerinin adları verilmeden Peyami Safa, Esat Mahmut Karakurt, Mahmut Yesari isimleri yer alır. Dikkat edilirse verilen bu roman ve romancı isimlerinin bir kısmı, Türk edebiyatında bütün romanlarıyla popüler bir çizgiyi sürdürmüş ve bu doğrultuda onlarca romana imza atmışlardır.
Sayfa 89 - KetebeKitabı okudu
Roman ve gerçeklik
Rivayet olunur ki, Balzac, romanlarında hayat hikâyelerini anlattığı kahramanların, gerçek hayatta gerçekten yaşadıklarına kendisi de inanırmış zaman zaman. Ağır bir hastalığın pençesinde yattığı günlerinde, romanlarından birinde çizdiği bir doktor kahramanı başucuna isteyip durmuş. "Kurtarırsa, beni o kurtarır." diyormuş sürekli olarak. Ve yine rivayet olunur ki arkadaşları Balzac'ın sık sık nükseden bu türden saplantılarıyla alay etmek için, bir gün de çalışma odasına birdenbire girerek, romanlarında anlattığı bir kontesin kendisini ziyarete geldiğini söylemişler. Balzac hemen toparlanmış ve olanca ciddiyeti ve nezaketi ile "Buyursun!" demiş.
Sayfa 131 - KetebeKitabı okudu
Reklam
Neden en çok roman türü?
Okuyucu kitlesinin söz konusu talebi neticesinde, belki de bütün edebi türler içinde en fazla piyasaya dönük olanı, parayla ilişkisi en sıcak ve ticaret metaı olmaya en yatkın olanı, yani içinde oluşarak geldiği toplumun kriterlerini ve niteliklerini en fazla yüklenen bir edebi tür olanı diye de görebileceğimiz romanın bizde de kısa sürede bir arz-talep mekanizmasını kurduğunu, teknolojik olarak modernleşen, Batı tarzı bir altyapıyı istediğini ve basım, yayım ve dağıtım ağları içerisinde hemencecik bir ticari faaliyet alanını beslemeye başladığını görmemiz zor değildir. Roman okuru etkilemiştir, okur bu etkilenişleri neticesinde bir talebi büyütmüştür, bu talep ise arzın niteliğini belirlemeye doğru bir yapıyı beslemiştir.
Sayfa 82 - KetebeKitabı okudu
Kadınların roman okuması meselesine gelince, "bu mutlak muzırdır. Çünkü -fennî romanlar istisnâ edildiği hâlde- her romanda bir muhabbet meselesi vardır. Bir âşık... bir muhabbet... bir rakîb... Hep böyle şeyler! Bu hâlde bir kadının vazifesi, hayâl-perverâne yazılmış romanları kütüphanesinden kaldırarak, onların yerine ciddî eserler koymak ve onlardan alacağı lezzetleri zevcinin nâsıyesinde, çocuklarının mâsûmâne tebessümünde aramaktır. " Bu görüşlerden sonra Mehmed Celal, kendisinin niçin bu ka dar çok roman yazdığı sorusunu soracak olanlara karşı tuhaf bir savunmada bulunur: "Hakikat, her zaman hakîkattir. Ben yine hikâyemi yazarım. Şiirimi söylerim. Fakat bunları mektebde bulunan şübbân ile genç kızların, hattâ kadın nâmina hiçbir kimsenin okumasını arzu etmem." Ne denir?! Herhalde Mehmed Celal, bu iddiasıyla, yazdıklarının okunmasını istemeyen tek yazar olarak edebiyat tarihimizin istisnalari arasında yer alır.
Sayfa 27 - KetebeKitabı okudu
Her ürün, kendisini üreten ideolojiyi yeniden üretir.
Sayfa 29 - KetebeKitabı okudu
Polisiye roman ve can sıkıntısı
Dili ne kadar akıcı, üslubu ne kadar sanatkârâne olursa olsun, kurguda gerilimi sağlayan "bir tel kopup âhenk ebediyyen kesildi" mi bir defa, artık o polisiye romanın okunması sıkıcılaşır. Oysa bütün roman türleri içerisinde can sıkıntısına en “iyi gelen" roman türü olarak öne çıkar polisiye roman. Uyandırdığı heyecan ve mektep kaçkını çocukların sokak aralarında oynadıkları hırsız-polis oyununu evin sakin bir köşesinde sayfalar arasına gömülmüş bir kafanın içinde hayalen oynatma zevkidir herhalde polisiye romanin cazipliğini hazırlayan sebeplerden birisi.
Sayfa 110 - KetebeKitabı okudu
Reklam
Rivayet olunur ki Ahmed Midhat Efendi, gazetesinde tefrika ettiği bir romanının bir yerinde kahramanlardan birine, diğerinin kafasını parçalamak için bir sandalyeyi kaldırtır ve tam burada romanın hikâye akışını keserek başlar uzun uzun -hangi konuya aitse artık- malumat vermeye. Bu "malumatfüruşluk" ertesi günkü, bir sonraki günkü tefrika bölümlerine de sarkınca bir grup okuyucunun sabrı taşar ve Tercüman-ı Hakikat yazıhanesinin önüne gelerek nümayişe başlarlar: Efendi ya kaldırılan sandalyenin sonra ne olduğunu bir an evvel yazmalıdır yahut gazetesinin taşa tutulmasını göze almalıdır.
Sayfa 58 - KetebeKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.