Sayı saymayı artık muz ve ananaslarla öğrenmiyorduk. Sınıfımızda ölen, yaralanan ya da hapsedilen askerlerin ve renkli zaferlerin hesabıyla kocaman bir Risk oyununa dönüşmüştü.
Oysa onunla aynı yaştaydım. Hayır onunla aynı yaşta olduğumu söylemeye hakkım yoktu: Onun yaşı senelerle, aylarla, günlerle değil dayak yediğinde gördüğü yıldızlarla ölçülüyordu.
Yine de sevmek fiilini bana öğreten, sevmek fiilini anlamlandıran çocuklarım oldu. Sevmenin ne olduğunu bilseydim çocuklarım olmazdı çünkü insan bir kez sevdi mi sonsuza kadar sever.