Ateşler yağdıran toprak yem-yeşil olur, hele söz söyliyen, uyanık olan toprak olursa... Geline benzeyen şu toprağın, bezeyicisinden haberi yoktur; ne de hoş şey, kimden uyanmışsa ondan haberi yok.
Bir aşk ki ölçümüze sığmıyor, bizim harcımız değil... Tuhafı da şu ki yükümüz, eşeğimizden de ağır... O sevgilimizin güzelliği, nerede görünürse görünsün; biz layık değiliz ona, fakat o, bize lutfediyor.
Aşk yolunun sarhoşunda dava yoktur; çünkü onun huyu-husu ancak anlamdır... Aşık, fetvaya cevap vermez; bu mesele, yokluk meselesidir, varlık meselesi değil.
Ateşler yağdıran toprak, yem-yeşil olur; hele söz söyliyen, uyanık olan toprak olursa... Geline benziyen şu toprağın, bezeyicisinden haberi yoktur; ne de hoş şey, kimden uyanmışsa ondan haberi yok.
Canında bir can var, o canı ara... Beden dağında bir mücevher var, o mücevherin madenini ara... A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara, amma dışarda değil, aradığını kendinde ara.