Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hz. Ömer r.a. "İnsanlığın şerefi aklıyla, asaleti diniyle, şahsiyeti ahlakıyledir." buyurur.
Neden Namaz?
İnsan, ibadet sayesinde, her hadiseyi Kur'an'in mizaniyle tartma melekesi kazanır, Ibadet insana, dünyevi ve uhrevi hål ve hareketlerinde istikamet kazandırır. Dünyevi işlerin, ebedi hayat için birer vesile olduklarını öğretir. İnsanı boş ve malåyani işlerden çekerek, ulvi hakikatlarla meşgul ettirir. Helâl ve haram mevzuunda, insani müteyakkız kılar. Hukuku sağlam temellere oturtur. Böylece, şahsi ve içtimai hayat, emniyet, huzur ve sükûna kavuşur. Allah sevgisini talim ettirir. Peygamber sevgisini kalplere ilka eder. Vakti değerlendirir, ömrü kıymetlendirir.
Reklam
"Bâtın-ı kalp âyine-i Samed."
«Ya Musa, ben kulumun göğsünde bir saray yarattım. Ona kalb ismini verdim. Sonra onun zeminini marifet, asumanını iman, güneşini şevk, kamerini muhabbet, toprağını himmet, gök gürültüsünü havf, yıldırımıni reca, bulutunu faziletler, yağmurlarını rahmetler, ağaçlarını vefa, meyvelerini hikmet, gündüzünü feraset, gecesini musibetler kıldım. Onun kapılarını ilim, hilm, yakin, sadakat kıldım. Onun kilidi fikirdir. Benden başka kimse ona muttali olamaz.»
Bilim ruh var diyemezse yok da diyemez.
İlmin her hakikatı idrak edemiyeceğini ifade eden Ahmet Naim Bey, «İlim, her şeyi bilirim dediği gün, teveccüh ettiği gayelerden sapmış, ilmilikten çıkıp cehle düşmüş olur. Halbuki, ilmin gayesi hakikatları inkâr değil, araştırmaktır. Henüz yetişemediği saha ve hakikatları inkâr etmenin hiç bir faydası olamamakla birlikte, zararları çoktur» der.
Bir insan kendi iç âlemini dinlediği zaman, birtakım manevî sadâlar işitir. Bu manevi sadaların bedenden gelmediğini yakinen bilir. Onlarin bedenden ayrı ve müstakil, yani, mahiyet itibariyle cesetten tamamen ayrı bir âlemden geldiklerini anlar. İşte bu manevî sadålar, ruh aleminden haber verirler.
Mevcut ruh, mâkul kanunun kardeşidir. İkisi; hem daimi, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet, nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u hâricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh, şuuru başından indirse; yine lâyemut bir kanun olurdu.
Reklam
Varlıklarını bildiğimiz halde, mahiyetlerini bilemediğimiz çok şeyler vardır. Mesela, güneş sistemini birbirine bağlıyan cazibe ve dâfia, yani, itme ve çekme kanunlarını, hararet ve elektrik gibi görülmeyen kuvvetlerin varlıklarını eserleriyle ve neticeleriyle bilir ve görürüz. Fakat, mahiyet ve hakikatlarını kavrayamayız, Ruhun da, mahiyeti bizce meçhuldür. O, kendini eserleri ve faaliyetleriyle gösterir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.