kitap hakkında ne yazsam eksik kalacak. bazen öyle olur. bazı yazılar, bazı kitaplar, bazı cümleler hakkında ne söylerseniz söyleyin eksik kalır.
gökhan özcan’ın cümle şairi olduğunu söylememe gerek var mı? yazılarını her daim takip etmeye özen gösteriyorum . kalemine duyduğum hayranlıktan bahsetmeyeceğim. kitapta yer alan cümlelerinin kendi içerisindeki, ve bütün ile olan ahenginden bahsetmeli miyim? konuların ehemmiyetinin, üslubunun inceliğinin, cümlelerin içtenliğinin, eleştirilerinin latîfliğinin yani bunca özelliğin bir araya gelerek “ruh yordamı”nı oluşturduğunu söyleyebilir miyim? elbette, söyleyebilirim.
içimizin derinliklerinden kopup gelen, özlemini çektiğimiz, zaman zaman aklımıza geldiğinde uzunca iç geçirdiğimiz konulara değiniyor özcan.
gökhan özcan dilsizliğimizden, bakıp göremeyişimizden, ayrıntılar’dan, istikrarsızlıktan, eskiye dair bitmek tükenmek bilmeyen hasretimizden, birey olarak düşünmenin öneminden, 1997 basımlı bir kitap olsa da bugünün insanlarının hâli pür melâlinden sarih lafızlarla, yüreğimize incecik bir sızı, bir özlem bırakarak yazılarını kaleme almayı görevden sayıyor.
aykut ertuğrul’un da dediği gibi; “herkesin yazarları, kitapları vardır. bazı kitaplar insana ilham verir; yazmana engel olan barikatı, duvarları kırıverir.” gökhan özcan’ın yazıları da benim için öyle.
biz kimiz? neredeyiz? düşünmeye, gökyüzünün içimizi andıran seyrüseferini görmeye, mütevazı oda penceremin önünde elime bir kalem alıp cümleleri sıralamaya teşvik eder beni hep. kelimeleri vicdan bağıyla birbirine bağlayan bu yazarın bir yazısını dahi olsa herkes mutlaka okumalı.