Gözlerimi hayata değil, ölüme açtım; kesintisiz bir ölüm olgusu toplumu ve bireyi esir almıştı. Herkes birbirine karşı, birbirine düşmandı; herkesin bir ötekiyle sorunu vardı ve herkes çaresizliğin yarattığı öfkeyi başkasının üzerine kusmak için fırsat kolluyordu...
Kendilerine ait olanı düşünmek, hele düşünceyi bir çaba, bir ürün haline getirmek en büyük suçtu; bu nedenle de insanlar düşünmemeyi, kendilerine ait olanı bilmemeyi tercih ediyordu...