Bana ait her şey yasaktı, dil, kitap, dergi, gazete, şarkı, dans, toplantı, yürüyüş, bırakın Kürtçe kitabı , dilimde yazılmış bir tek cümle bile yoktu, bulunamıyordu, ama dilime, kültürel aidiyetime düşman her şey, her yerde, fazlasıyla vardı.
Sürgünde uyandığınız sabah, gün size
ait değil, mutfaktaki kokular tatlar size ait değil. zaman mekan size ait değil, hava iklim size ait değil, dışarda sizi bekleyen hayat, iş güç, plan program size ait değil. Sevdikleriniz, tanıdıklarınız, bildikleriniz, size ait olan her şey çok uzaklarda ve sizin oralara ulaşmanız hatta "nasıl olsa bir gün ulaşırım" diye kendinizi avutmanız bile mümkün değil. Yalnız ve yabancısınız, mahkumsunuz, güçsüz ve çaresizsiniz.
Totaliter rejimlerin zaferi, uyguladıkları baskı, yasak, ceza ve terör değil, tüm bunların kanıksanması, insanların bunlara alışması ve bunların normal kabul edildiği bir kültürün, terbiyenin, değer yargısının toplumda yer etmesidir.
Sürgün insanı, yitmiş insandır; sürgün insanı, kendisine ait dünyayı yitirmiş insandır. Sürgün insanın, sürgün ülkesindeki ilk ruh hali de, bulmaktır; kendini bulmak, kendisine ait olabilecek bir dünya bulmak..