Rusların Gözüyle İstanbul

Emine İnanır

Rusların Gözüyle İstanbul Gönderileri

Rusların Gözüyle İstanbul kitaplarını, Rusların Gözüyle İstanbul sözleri ve alıntılarını, Rusların Gözüyle İstanbul yazarlarını, Rusların Gözüyle İstanbul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu, Rus gezgin yazarlarının hayallerinde ilgi uyandıracak bir biçimde gösterilir. Bir yandan, Osmanlı karşıtı bakışın açıkça ortaya çıktığı görülür, diğer yandan ise kendileri için yabancı olan İstanbul’u ve onun Doğu’daki yerini bulmak, anlamak, oraya sızmak için yazarların gizlice bir istek gösterdikleri anlaşılır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Türk padişahı 2. Fatih Mehmed İstanbul’u 1453 yılında ele geçirir, Aziz Georgiy kilisesini yıkıp yerine bir saray yaptırmak ister, ancak bir anlık bir rüzgâr ustaları alıp uçurur. O gece Padişah, rüyasında Aziz Georgi’yi görür, kiliseyi yıkmaktan vazgeçer, dahası, […] altınlarla süslenmesini emreder, Aziz George’nin eşziz ikonları, değerli taşlar ve incilerle bezenmiş altın kaplar bağışlar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
İstanbul’un yedi tepe (haftanın yedi gününden) üzerinde ve bir üçgen şeklinde konumlanmış olması, seyyaha göre Ortodoksların “Kutsal Üçlük” öğretilerine dayanmaktadır. Daha sonra kentin kaderini belirleyen ve sembolleşmiş olan, 7-12-24 ve 365 rakamlarından söz edilmektedir.
Ancak, dağları da yerinden oynatmış olsaydı, Tanrı’nın iradesine karşı gelemezdi.
Bizanslılar düşerken Latinler (İtalyanlar) yardım etmek istemediler, dahası, yazarın da belirttiği üzere şöyle düşündüler:“Müdehale etmeyelim, Türkler Çargrad’ı alsınlar, sonra biz de bu kenti onlardan alırız”. Böylece hiçbir yerden yardım gelmedi. Sadece bir Cenevizli, Prens Giustiniani, yanına 600 asker alıp iki gemi ve iki kadırgayla Bizans’a yardıma yetişti. Prens, denizde dolaşan padişah gemilerinin arasından gizlice geçerek İstanbul surlarına yaklaştı. Konstantin onu önceden de tanıdığı için gelmesine çok sevindi, saygıyla karşıladı ve ona 2000 adam verilmesini emretti. Prens Giustiniani İmparator’dan en tehlikeli yeri istedi ve orayı o kadar cesurca ve korkusuzca korudu ki, Türkler oradan geri çekilmek zorunda kaldılar ve bir daha bu bölgeye uzun süre yaklaşamadılar. Prens, aynı zamanda surları dolaştı ve Bizans askerlerinin morallerini yükseltmeye çalıştı. Onlara Tanrı’dan umut kesmemeleri gerektiğini hatırlattı.
Bizanslılar İstanbul’un Fethi’nin sabahında verdikleri kayıpların cesetlerini topladılar, patrik ve papazlar ayinler düzenlediler. Hayatını kaybeden 1740 Yunanlı, 700 Latin ve Ermeni toprağa verildi. İmparator yanına soyluları aldı, kent surlarını dolaştılar, askerlerin yorgunluktan nöbet tuttukları yerde uyuyup kaldıklarını gördüler. Hendek ve kuyularda, sahillerde de cesetlerin olduğu tespit edildi, toplam kayıpların 18.000 civarında olduğu hesaplandı. Çar koç başlarının yakılmasını emretti. Daha sonra Çar ve ona eşlik eden heyet Büyük Kiliseye geçti ve düşmanın bu kentten uzaklaşması için dua ettiler. Türklerin, kayıplarını görünce kenti terk edeceklerini düşündüler… Ancak, “Tanrıdan korkmaz”, “Melun“ (Fatih Sultan Mehmed bu şekilde adlandırılır) kentten uzaklaşma gibi düşüncelere kapılmadan, hemen ertesi gün kayıpların tespiti için adamlarını gönderdi. Çok sayıda şehit verdikleri anlaşıldı, onların cesetlerini toplamak için bir çok askerini buraya gönderdi. İmparator ise kendi halkından hendeklerin ve derelerin cesetlerden temizlenmesini emretti. Bu arada düşman askerlerinin ne pahasına olursa olsun engellenmesi gerektiğini de açıkladı. Yedinci gün Padişah ordusuna taarruz emri verdi, ilk gün olduğu gibi, ara vermeden, nöbetleşerek savaşlarını öğütledi…
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.