Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3

Eduardo Galeano

Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3 Posts

You can find Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3 books, Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3 quotes and quotes, Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3 authors, Rüzgarın Yüzyılı - Ateş Anıları 3 reviews and reviews on 1000Kitap.
Asıl olmayacak şey, ülkede daha ekilmedik topraklar olduğu halde geceleri aç yatan insanlar bulunmasıdır; olmayacak şey, doktorsuzluktan ölen çocuklar olmasıdır.
Reklam
Birleşik Amerika, güney sınırlarının ötesine çıkarttığı savaş güçlerine, 'barış gücü* adını yakıştırır; onun Nikaragua'daki para­sal çıkarlarını yeniden kurmak için savaşan katiller de, Özgürlük savaşçıları* dır.
Yoksul Ülkeler İçin Altı Bölümlük, Döner Senfoni Emekçiler her an daha uysal ve ucuz olabilsin diye yoksul ül­kelere tümen tümen cellat ve işkenceci, engizisyoncu ve muhbir gerekir. Bu tümenleri besleyip silâhlandırmak için yoksul ülkelerin zengin ülkelerden borç alması gerekir. Bu borçların faizini ödeyebilmek için yoksul ülkelerin yeni­den borçlanması gerekir. Borç üstüne binen bu borçların faizini ödeyebilmek için yok­sul ülkelerin ihracatlarını artırmaları gerekir. Yoksul ülkelerin ihracatlarını ve sürekli fiyat düşüşüne yazgılı ürünlerini artırmak için üretim giderlerini düşürmesi gerekir. Üretim giderlerini düşürmek için yoksul ülkelere giderek da­ha da uysallaşıp ucuzlayan emekçi kitleleri gerekir
Gerçeklerimizin, bizim olmayan kalıplarla yorumlanması bizi her an daha bilinmez, daha az özgür, daha çok yalnız kılmaya yarıyor
Reklam
Romancı Garcfa Mârquez Nobel Ödülünü Alıyor ve Bizim Yüz Yıllık Yalnızlığa Yazgılı Ülkelerimizden Söz Ediyor Ummak istiyorum ki İsveç Edebiyat Akademisinin ilgisini kaza­nan şey, işte bu gözle görülen, büyük gerçeğin kendisidir, yazınsal dı­şavurumu değil Kâğıtta kalan değill de içerimizde yaşayan, her daki­ka sayısız ölümlerimizi saptayan, hüzün ve güzellik dolu, doymak bilmez bir yaratıcılığı besleyen bir gerçek. Şu karşınızdaki gurbet gezgini Kolombiyalı da işte bu büyük gerçeğin, şans eseri seçilmiş ufak bir imgesidir. Ozan ve dilenci, müzikçi ve peygamber, savaşçı ve harami, her birimiz o gem vurulamaz gerçeğin birer parçası olan bizler, hiçbir zaman hayal gücümüze fazla yüklenmek zorunda kalmadık, çünkü bizim ana sorunumuz yaşamlarımızı yaşanabilir kılmanın alışılagelmiş yollarından yoksun oluşumuzda . İşte dostlarım, bizim yal­nızlığımızın püf noktası budur,
Domitila İsveçlilerin desteğine şükran, özgürlüklerine de hay­ranlık duyuyor, ama savurganlıkları sinirine dokunuyor, yalnızlıkla­rı da onu tasalandırıyor. Bu zavallı zengin insanlar televizyon kar­şısında yapayalnız yaşıyorlar, yalnız başlarına yiyip içiyor, kendi kendilerine konuşuyorlar. "Bizim Bolivya'da,m diyor Domitila Övgüyle, "Bizler bir araya gelmesini biliriz, dövüşmek için bile olsa."
Ne kazanmaktan yanaydı o, ne de öldürmekten. Dünyanın bir menkul değerler borsası ya da bir kışla olması gerektiği düşün­cesine katılmazdı. John Lennon yarış kulvarının kenarlarına düşü­yordu. Dalgın bakışlarla ıslık çalıp şarkı söyleyerek, başkalarının çarklarının, tımarhaneyle mezbaha arasında savrulan bilimsiz bu­runtuda dönüp durmasını seyrederdi o.
Dağ doruklarında yaşayan Guatemela Kızılderilileri göbek ba­ğını toprağa gömerek yeni doğan çocuğu Yanardağ Dede ile Top­rak Ana’ya, Güneş Baba ile Ay Nine'ye tanıtır ve onu tehlike ve yanılgılardan esirgemeleri için, güçleri sınır tanımayan bu akraba­lara yakarırlar. ‘Bizi sulayan yağmurlarla tanıklığımızı yüklenen rüzgârların hu­zurunda, bizler ki sizlerin birer parçanıza, bu yeni çocuğu, bu yeni companero'yu bu toprağa ekiyoruz...'
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.