Sezai Karakoç ve Diriliş'e Dair

Sabah Yıldızı

Mustafa Kirenci

Sabah Yıldızı Quotes

You can find Sabah Yıldızı quotes, Sabah Yıldızı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Diriliş öğretisinde yer alan merkezi kavramların farkına varmak, Sezai Karakoç'un eserlerini, dayandığı entelektüel geleneğin ışığında okumakla mümkündür. Düşünce dünyamızın yüz akı olan bu eserler, muhataplarını belli bir literatürün yeniden okunuşuna çağırıyor ve bu çağrıya katılanlar diriliş öğretisinin dayandığı muazzam kütüphanenin bir kez
Allah kar gibi gökten yağınca Karlar sıcak sıcak saçlarına değince Başını önüne eğince Benim bu şiirimi anlayacaksın (Bu şiirdeki) Karların sıcak sıcak, saçlara değmesi de sapmadır. Sapmaları bilinçdışının başka deyişle vecdin dili olarak değerlendirmek gerekir. Bu dil sezgiseldir, yani duyusal algılamanın sınırlarını aşar ve mantık ile kavranan reel dünyanın kurallarını yıkar. Dil doğa ve nesnelerle bağlarını koparır. İlk üç mısra bu şiiri anlamanın bedeli fakat aynı zamanda ödülüdür. Çünkü “Benim bu şiirimi anlayacaksın" mısraı imgenin vaat ettiği dünyaya nüfuz etmeyi iktiza eder. Bu bedel ödenirse şiir anlaşılmış ve kardaki sıcaklığın kimyası bulunmuş olur. “Saf yaratış” zaviyesinden sıcağın soğuktan, akın karadan varlığın yokluktan farkı yoktur. Affetmek de intikam olabilir... Kar yapayalnız bir insanı Allah ile buluşturan sıcak ürpertilerdir. Selami Ece, Kahramanmaraş'ta Sezai Karakoç'la Kırk Saat Sempozyumu “Sezai Karakoç'un Şiirleri” konulu inceleme tahlil yarışması ikincisi. 2 Nisan 2006.
Reklam
Monna Rasa'daki aşk teması, Leyla ile Mecnun gibi İslâm medeniyetinin klâsik aşk hikâyeleriyle büyük ölçüde örtüşür. Monna Rosa'daki önemli farklılık, baştan sona vuslatın imkânsızlığının bilincinde olmaktır. Bu sebeple Monna Rosa'da sevgiliye kavuşma çabası değil, sevgiliyle konuşma, kendini sevgiliye açma çabası vardır... Batı medeniyetinin
Bir Bunalım Çağında Toplum Fesefeleri isimli eserinin girişinde Sorokin'in düşüncelerine kulak verecek olursak: “Normal zamanlarda bile, en azından birkaç düşünür ya da bilgin, insanın kaderi —belirli bir toplumun nereden gelip nereye gittiği, nasılı ve niçini- üstüne kafa yorar. Ciddi bunalım anlarında ise, bu sorunlar birdenbire, teorik
Sezai Karakoç...
- "Cemal Süreyya: “Öyle bir Müslüman ki, Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nazım da okur. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçakgönüllü katı yüksek uçuyor. Şemsiyesi yok!.."
Sayfa 208 - BÜYÜYEN AY Yayınları
Her sabah şair sabah yıldızına içini dökmekte üzüntülerini paylaşmaktadır. Bunun belki de en başlıca sebebini bize şiir söylemekte: “Bütün dünya mahküm, bizim kolumuz ve kanadımız, her yanımız zincirle bağlı olmasına rağınen, yalnız sabah yıldızı özgürdür.” Dünyadakiler mahkümdur kimi mazlumların hayatını kararttıkları ve kimi de karanlıklarla mücadele etmedikleri için. O ise özgürdür, ışıklarını saçabildiği, insanlara şafağı haber verdiği yani kendisine verilen görevi sadakatle yerine getirdiği için.
Reklam
Sezai Karakoç...
- "Gülten Akın: “Her türlü yorumda anlaşırsınız. Ama iş çözüme, ne yapmalı’ya geldiği zaman işte orada ayrılırsınız. Sezai kendininkini söyler “İslam” der, “bir Diriliş” der. [...] Ben başka bir şey söylerim. Sezai bir tek Balkon şiirini yazmış olsa, ben yine onu önemserim..."
Sayfa 231 - BÜYÜYEN AY Yayınları
... Yine de suç benimdir, onların değil benim Karanlıkları delen bir ışık olamadım Akıtamadım ayağına gönlümün pınarını Senin gönül kentine bal ve sütten bir nehir ...
Sezai Karakoç'un Liliyar adlı şiirini ele alalım, Siirler III'de yer alan Liliyar şiirine, yönetmenliğini Charles Walters'in yaptığı, başrollerini Les ie Caron, Mel Ferrer ve Jcan Perre Aumont'un oynadığı “Lili” Almi kaynaklık etmiştir. Hikâye ise Paul Callıco'ya aittir... Karakoç, “Lili” filminden yola çıkarak, orijinal, güzel bir şiire ulaşmış
Hızırla Kırk Saat'in yedinci saati “Bugün iki çocuğun konuşmasına kulak konuğu oldum” dizesiyle başlar. Deyimlerin değiştirilemezliğine ilişkin yerleşik ve resmi tutuma aykırı bir tasarrufta bulunan şair, “kulak misafiri"ni “kulak konuğu'na çevirirken bir yandan aliterasyonu kollamakta, öte yandan yenileşmeyi kalıpların donmuşluğuna yeğlediğini belli etmektedir. Aynı şiirde, çocuğun çizdiği Hızır portresinde “Yüzü yeni gelmiş bir vahiy gibi / Gözlerinin önünde hep Rahman Süresi canlanır / Kalbi hep Yasin okur” ve fakat “Konuşması hint ilâhisi'dir. Ortadoğulu Müslüman şair, tasavvur ettiği Hızır'ın konuşmasını “Hint ilâhisi”ne benzetmekten çekinmez... Türk dilini ve düşüncesini yapay ve iğreti sınırların ötesine açmada, tarihsel ve evrensel işlevine taşımada, geleceğini aydınlatmada büyük emek veren Sezai Karakoç, eserleriyle milletimizin de, insanlığın da ufkunu sürekli aydınlatacak bir ışık kaynağıdır. İbrahim Demirci, Hece Aylık Edebiyat Dergisi (Özel Sayı), Sayı: 73, Ocak 2003. Yüzü az biliniyor. Ancak izi köklü ve derinde. Zaten O da yüzünü gizleyip, izini derinleştiren biri. Yüzü geniş ve aydınlık. İzi dümdüz. Zamanı geldiğinde bedellerin hepsini yüklenmiş biri. Az yazmış. Ama azımsanacak bir azlık değil. Çok yazmış. Ama kendini çoğaltarak ulaşılmış bir çokluk değil, Yayınlarıyla, ülküsüyle, nesliyle... bürmtün hayatı “diriliş” çerçeveli bir resim... İsmail Sert, Hece Aylık Edebiyat Dergisi (Özel Sayı), Sayı: 73, Ocak 2003. 273
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.