"Sevdalılar, aşk tanrısının oklarının rastgele kurbanları olduklarına inanmaktan hoşlanırlar ama aslında büyük olasılıkla yoksunluğun, yalnızlığın ve güvensizliğin kurbanlarıdırlar."
Arzular tarihte hiçbir zaman bugünkü kadar çabuk unutulmamış, doyum veya alışkanlıkla sıfırlanmamış ve üzerlerine acil yeni istekler bu denli çabuk yazılmamıştı. Herhangi bir şeye neden feci arzu duyulduğunu hatırlamak çaba gerektiriyor artık.
Altın çağ mutluluğu, ya insanlar keyfini sürecekken fark edilmeden geçip gittiğinden ya da insanlar fark edebilecek durumdayken çoktan bitmiş olduğundan, insan ırkına hep yabancı kalmıştır
Sınırsız fırsat potansiyeli, sınırsız seçenek çılgınlığına dönüştü. Tepkiyse özgürlükten çok dürtüyle hareket etmeye yönelik derin özlem, akıl yerine duygulara uymak, kesin, basit, kolay ve edilgen ne varda yeğlemek kılığında geldi.
Ve ayakları yere basan gerçekliğin en gereksinildiği anda sıklıkla beklentinin en yıkıcı biçimi vardır: kusursuz nikahı planlamak. Çağımızdaki tuhaf gelişmelerden bir başkası, evliliğe yöneliş azalırken nikahlara yatırılan paraların tavana vurmasıdır. Bugün Britanya'da ortalama bir nikah töreninin maliyeti kişi başına düşen ortalama yıllık gelirin üstündedir. Bu durum, içerik yerine imaja verilen büyük önemin bir diğer örneğidir: Bekleyen yaşamın gerçekliğine değil, sadece bir günün simgeselliğine yönelik plan yapılmaktadır. Çoğu şatafatlı gösterideki gibi, burada da fikir tarihsel yerler, kostümler ve aksesuarlar -şatolar, kır evleri, taçlar, melon şapkalar, atlı arabalar veya klasikleşmiş otomobiller (yakın dönemdeki yeni elzem malzemelerinden biri de her masada en az bir kullan-at fotoğraf makinesi bulunmasıdır)- üzerinde ciddi geleneklerin yansıtılmasıdır. Haliyle bugünün nikahları, yıllar yılı ayrıntılı araştırmaların ve hazırlıkların yapılmasını gerektiren ama kısa sürede biten Olimpiyat Oyunları misali ihtişamlı ve korkunç masraflı gösterilere dönüşmüşlerdir.
Okumanın her daim kolay olduğu varsayılır çünkü okumayı öğrenişimizi unuturuz ve hiç düşünmeden okuruz. O yüzden zor gelen bir kitapta kabahatin okurdan çok kitapta olduğunu zannederiz. Ama müzik aleti çalmayı öğrenmek gibi, okumak da çeşitli zorluk seviyelerine sahip bir beceridir.
Potansiyele tapmak, daima az ileride daha iyisinin bulunduğuna inanan bir açgözlülük türüdür. Ama potansiyelin büyüsü, geleceği, bugünün büyüsünü bozma pahasına etkilemektedir. Bugün olan her şey çoktan dün sayılmakta ve gerçek heyecan hep Bir Sonraki Müthiş Şey'de , bir sonraki sevgilide işte, projede, tatilde veya yemekte görülmektedir. Bunun bir sonucu, kaçışın, sorunlara yönelik en çekici çözüme dönüşmesidir. Bir ilişkide veya işte zorluklar varsa cezbedici olan, bir diğerine geçmektir. Bu da sorunlarla yüzleşip aşma tatminini devre dışı bırakmakta ve hayati önem taşıyan musibetten pay çıkarma, olanı avantaja çevirme becerilerini mahvetmektedir.