Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Safahat - Seçmeler

Mehmet Akif Ersoy

Safahat - Seçmeler Sözleri ve Alıntıları

Safahat - Seçmeler sözleri ve alıntılarını, Safahat - Seçmeler kitap alıntılarını, Safahat - Seçmeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili Sultanı Salahaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran.. Sen ki, İslamı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; Sen ki asara gömülsen, taşacaksın.. Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat.. Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber..
Reklam
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan. Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar.. O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar. Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor; * Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i.. Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab.. Seni ancak ebediyyetler eder istiab. "Bu taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına, Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına. Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle, Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana.. Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğarım... -Boğamazsın ki! -Hiç olmazsa yanımdan kovarım! Üç buçuk soysuzun' ardında zağârlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu... İrticâın şu sizin lehçede mânâsı bu mu?
"Allah'a dayan.. sa'ye sarıl, hikmete ram ol. yol varsa budur.. bilmiyorum başka çıkar yol." Allah’a güven.. çalış gayret et, takdirine rıza göster. benim bildiğim yol budur.. başka bir doğru yol bilmiyorum.
Reklam
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin. Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
“هل يستوى الذين يعلمون والذين لا يعلمون.” “Hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Olmaz ya... Tabî'î... Biri insan, biri hayvan! Öyleyse, "cehâlet" denilen yüz karasından, Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. Kâfî mi değil yoksa, bu son ders-i felâket? Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden! "Son ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir! Zîrâ, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; Zîrâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!
Sayfa 197 - İz Yayıncılık
Kiminin saygın hatıraları kalır, Kendi gittiğinde adını yaşatır; Kiminin yaptığı bir yığın iyilik, Toplanır, yıkılmaz bir anıt olur; Kiminin de olanca hatırası, Böyle hüzünlü bir gölge olur!
Sayfa 265
"Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile... Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile! Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir; Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!"
Reklam
Hakikat öyle küçülmüş ki: "yok" de geç artık Asıl bu yok gibi varlık değil mi maskaralık?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım çoğunuz... Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Kurt uzaklardan bakar dalgın görürmüş merkebi Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi Lakin aşk olsun ki aldırmaz da otlarmış eşek Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek! Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı Bir hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üsluba sok: Halimiz merkeble kurdun aynı, asla fark yok Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız. Bir bakın: Hâlâ mı hâlâ ihtiras ardındayız!
Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı Kuru da'va ile olmaz bu, fakat ilim ister Ben o kudrette adam görmüyorum sen göster.
269 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.