Safiye Ayla'nın Anıları

Necati Güngör

Safiye Ayla'nın Anıları Sözleri ve Alıntıları

Safiye Ayla'nın Anıları sözleri ve alıntılarını, Safiye Ayla'nın Anıları kitap alıntılarını, Safiye Ayla'nın Anıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bunu şuan ki baştakiler söyleseydi ne olurdu?
Paşa bana başıyla işaret edip ‘sen kal’ demişti. Biraz sonra da, ‘Safiye, yarın sabah çırılçıplak havuza gireceksin!’ dedi. ‘Başüstüne Paşam!’ diye yanıtladım
İbrahim Çallı benim nü resmimi yapmak isterdi hep. Bu isteğini sık sık dile getirirdi. Ama onun bu isteğini yerine getirmedim. Adı çapkına çıkmış olan bu dostumun atölyesinde çıplak poz vermekten kaçınmıştım... Şimdi düşünüyorum da ne kadar yanlış bir duyguya kapılmışım... İbrahim Çallı gibi bir ustanın fırçasıyla ölümsüz bir tabloda yaşamak varmış...
Sayfa 82 - Heyamola YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Safiye Ayla'nın "Ölçülü" Tutulan İlişkileri
Ona yarı şaka yarı ciddi şöyle demiştim bir gün: "Sevgili Doğan, seninle yatmak her kadın için sevinç kaynağıdır. Ama sen yatmakla kalmazsın..." "Peki, ne yaparım?" diye sordu. "Herkese anlatırsın!" "Anlatmayacaksam, niye seninle yatayım ki?" Doğan Nadi böylesine doğal, yalın, ilişkileri ölçülü tutmasını bilen bir insandı.
Sayfa 77 - Heyamola YayınlarıKitabı okudu
Bir Uçtan Bir Uca Giderek Tespit Yaptığını Sanmak
Atatürk, Türk kadınlarını harem hayatından kurtardı. Hele günümüzün çalışan, yani ekonomik özgürlüğünü elde etmiş olan kadınları büsbütün bağımsız bir kişiliğe sahip. Çünkü sonuçta, harem kölesi olmakla bir erkeğin cüzdanının kölesi olmak arasında fazla bir fark yoktur, diye düşünüyorum.
Sayfa 48 - Heyamola YayınlarıKitabı okudu
Sofrada viski şişeleri vardı; bir yandan da içiyorlardı. Menderes de içiyordu tabii. Oysa Ramazan ayı içindeydik. (...) Ertesi günkü gazeteler, Başbakan Adnan Menderes'in iftarını Eyüp Sultan'da açtığını yazıyordu.
Sayfa 90 - Heyamola YayınlarıKitabı okudu
Mısır Halkını Da Düşünürmüş!
Yerime geçerken, o iri elleriyle belimi ölçtü ve, "Hiç bu kadar ince bel görmedim!" dedi. Arkasından, teşrifatçısını çağırdı, kulağına bir şeyler söyledi. Az sonra üzeri değerli taşlarla bezeli bir mücevher kutusu getirdiler. Kral Faruk kutuyu kendisi açtı. Kutudan, altın işlemeli ve yakut taşlarla süslü bir kemer çıktı. Kral," Bugüne dek bu kemeri takabilecek ince belli bir kadına rastlayamadım. Görüyorum ki bunu şimdi sen hak ediyorsun!" Sonra da hantal elleriyle kemeri bizzat belime taktı. Kemerin iki halkası fazla bile gelmişti. Mısır halkı sokaklarda açlıktan kırılırken Kral Faruk, hoşlandığı bir kadına çok pahalı armağanlar verebiliyordu. Bu armağanda yoksul halkın hakkı vardı kuşkusuz. İşte bu nedenle, bu göz kamaştırıcı armağan mutlu etmemişti beni! Üstelik biraz sonra oteldeki kral dairesine çağırıp, bu kemerin bedelini vermemi isteyecekti benden!
Sayfa 56 - Heyamola YayınlarıKitabı okudu
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.