"Bir şey, tek bir şey yıkıma rağmen ayakta durur: İnsanın insanla karşılaşması... Gün oldu, bir yabancının bize bakışıyla bize göz kırpmasıyla uçurumun kıyısından döndük..."
(Ceaser Pavese)
İnsanların hayatta kalmak için sarf ettiği enerjiyi yakıt olarak kullanan bu dünyanın dışına çıkıp nefes alabildiği tek yer, içte yarattığı dünya idi ve ne yazık ki bu dünya, dıştaki dünyada sıkça aksamasına neden oluyordu.
Bugün, nasihat kadar sevimsiz bulunan, anti propagandası yapılan az kelime var. Nasihat etmemeyi salık vermek nasihat değilmiş gibi! Doğrusu entelektüeller pek çabuk sahiplendiler bu düşünceyi.Taşın altına el koymamak işlerine geldi tabii. Ama ben sevimsiz olmayı göze alacağım. Evet, bir doğruya, gerçeğe ulaşmak en az onların söylediği kadar zor, pabuç fena pahalı. Yine de onların söylediği gibi sezilmesi imkânsız değil. Evet, elimizi değip gözümüzle göremeyeceğiz, ama zaten hakikatin talebi de değil. Sadece sezilmek istiyor. Üç boyutlu kısıtlı duyularımızla çok boyutlu bir gerçeğe tırnak geçirip asılsak yeter. Bilgiçlik yapmadan, büyüklük taslamadan başkalarına hayrını gördüğüm bu gerçekleri tavsiye edeceğim. Daha az bileni hor görmeden, ayıplamadan, ezmeden bunu yapabilirsem ne mutlu bana. Evet, bazı yüksekliklere çıkıp sabır göstermek, kibre kapılmamak hiç kolay değil. Daima uyanık olman lâzım... Sahip olduğum hiçbir şey ne kendinden ne benden menkul. Tanrı'dan bir lütuf ve emanet... Ben de aklımdan çıkarmamaya gayret ediyorum.