Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sahaf Mendel

Stefan Zweig

Sahaf Mendel Sözleri ve Alıntıları

Sahaf Mendel sözleri ve alıntılarını, Sahaf Mendel kitap alıntılarını, Sahaf Mendel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sahaf mendel
O mümtaz Bayan Sporschil haklıydı. Arkadaşımız Jacob Mendel yanlış bir şey yapmamıştı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla, sadece onun özelliklerini bilenlerin anlayabileceği inanılmaz derecede aptalca bir şey yapmıştı.
Sayfa 41 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Bir saat içinde Mendel tutuklanır ve afallamış vaziyette binbaşının önüne getirilir, binbaşı kendisine kartpostalları gösterir ve bir talim çavuşu kabalığıyla bunları yazanın kendisi olup olmadığını sorar. Kendisiyle böyle sert bir şekilde konuşulmasına öfkelenen ve önemli bir katalog üzerinde yaptığı inceleme yarıda kesildiği için çok sinirlenen Mendel, kaba bir şekilde cevap verir. "Tabiki kartları ben yazdım. Bu benim el yazım ve imzam. İnsanın abone olduğu bir derginin teslim edilmesini talep etme hakkı vardır elbette, değil mi?"
Sayfa 44 - Dekalog Yayınları
Reklam
Sahaf mendel
Yalnızca tek bir şey canını sıkabilirdi; acemi birisinin uzman görüşü için kendisine para teklif etmesi... Yetenekli bir müze sorumlusuna Amerikalı bir turist bahşiş teklif ettiğinde nasıl bozulursa, kendisi de hakarete uğramış gibi geri çekilirdi.
Sayfa 29 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Viyana'da"Schocoladefrau" adıyla bilinen beyaz saçlı, tohuma kaçmış, şişmiş ayaklı "Toilettenfrau" kısa süre sonra bodrumdan çıktı, kızarmış ellerini önlüğüne sildi. Temizlik işini yaptığı yerden çağrılmıştı ve konuk odalarının güçlü ışığının olduğu bir yere gitmekten huzursuz olmuştu. Otoriter bir geleneğin, devrimden sonra bir süre daha hayatta kaldığı Viyana halkı için, "üstlerinin" kendilerine soru sorması her zaman ortada polislik bir durum olduğunu düşündürürdü. Beni kuşkulu ama mütevazi gözlerle süzdü. Ancak, kendisine Jacob Mendel'i sorar sormaz, bir cesaret geldi ve aynı zamanda gözleri yaşla doldu. "Zavallı Bay Mendel... Yani onu hatırlayan birileri hâlâ var mı?" Yaşlı insanlar genellikle gençlik günlerini hatırlatan ve geçmiş arkadaşlıkların anısını canlandıran her şeyden çok etkilenir. Hâlâ hayatta olup olmadığını sordum.
Sayfa 36 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Bir gün, İsa, Meryem ve Yusuf aşkına, gözlerime inanamadım; kapı açıldı, nasıl açtığını bilirsiniz,hafif aralandı kapı ve bu aralıktan süzüldü içeri, zavallı Bay Mendel. Üzerinde yırtık pırtık bir asker paltosu, başında da birisinin eskidiği için çöpe attığı, bir zamanlar muhtemelen şapka olan bir şey ve yakasız bir giysi de vardı. Yüzü, bir ölünün yüzü gibi görünüyordu; çok bitkindi ve saçları acınacak derecede seyrelmişti. Fakat o hiçbir şey olmamış gibi içeri girdi, masasına gitti, paltosunu çıkardı, ama güçlükle nefes aldığı için eskiden olduğu gibi hızlı bir şekilde çıkaramadı. Yanında hiç kitap da yoktu üstelik. Boş, manasız bakışlarını karşıya dikip orada, öyle tek kelime etmeden oturdu. Kendisine Almanya'dan gelen ve içinde basılı materyaller olan büyük bir paketi getirdiğimizde yeniden okumaya başladı. Ama artık o eski Mendel değildi.
Sayfa 54 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Öncelikli görevleri onu karakola götürmek olan askerlerin arasında güler yüzlü bir şekilde merdivenlerden aşağı iner. Paltosunun cebinden kitaplar alındığında ve içinde yüzlerce önemli evrakın ve müşteri adreslerinin olduğu cüzdanına polis tarafından el konulduğunda çileden çıkar, direnir ve etrafındakilere saldırır. Ellerini bağlamak zorunda kalırlar. Bu mücadele esnasında gözlüğü yere düşer, onlar olmadan kitapların harika dünyasını göremediği büyülü teleskopları binlerce parçaya ayrılır. İki gün sonra, üzerinde yalnızca yazlık bir giysi ile Komorn'daki Rus sivillerin bulunduğu toplama kampına gönderilir.
Sayfa 50 - Dekalog Yayınları
Reklam
Sahaf mendel
Otuz üç yıl önce, sakalları yeni yeni filizlenen ve siyah bukleleri şakaklarından sarkan tuhaf bir delikanlı, hahamlık okumak için Galiçya'dan Viyana'ya gelmişti ancak çok uzun zaman geçmeden kitapların daha canlı ve çok tanrılı dünyasına kendisini adamak için haşin ve kıskanç Yehova'ya ibadet etmeyi bırakmıştı. Sonra yolu Café Gluck'a düşmüştü ve zamanla burası iş yeri, karargâhı, posta adresi, kısaca dünyası olmuştu. Tıpkı rasathanedeki yalnız bir gökbilimcinin her gece teleskopla sayısız yıldızları, onların gizemli hareketlerini, değişik çeşitlerini, yanıp sönmelerini izlemesi gibi Jacob Mendel de Café Gluck'taki masasına oturur, gözlüklerinin üzerinden yıldızların dünyası gibi sürekli değişen ve gündelik hayatımızın üzerinde olan bir evrene; kitapların evrenine bakardı.
Sayfa 30 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Çünkü kirli ve sıradan görünüşlü alnının arkasında devasa bir hafızası olan ve bunu bilen bu adam, her kitabın baş sayfasının bir resmini kalıcı bir şekilde hafızasına kaydetmişti. İster dün basılmış olsun ister yüzlerce sene evvel basılmış olsun her kitabın basıldığı yeri, yazarının adını ve fiyatını biliyordu. Sanki basılı bir sayfadan okuyormuş gibi içeriğini okuyabiliyor, resimleri kopyalayabiliyordu; yalnızca gerçekten eline aldıklarını değil, aynı zamanda bir kitapçının vitrininde gördüklerini de hatırlayabiliyordu; bir sanatçının, tuvalinde henüz oluşturmadığı hayali eserlerini gördüğü gibi aynı canlılıkla görebiliyordu. Regensburglu bir satıcı tarafından altı mark karşılığında satılan bir kitabın başka bir nüshasının iki yıl önce Viyana'daki bir müzayedede dört krona satıldığını ve satın alan kişinin adını hatırlayabiliyordu. Tek kelimeyle Jacob Mendel, bir başlığı veya sayıyı asla unutmuyordu, kitap dünyasının sürekli dönen ve biteviye bir şekilde değişen evrenindeki her bitkiyi, her infusoryayı, her yıldızı biliyordu. Her edebi uzmanlık alanında o alanın uzmanlarından daha fazla şey biliyordu, kütüphanelerdeki eserleri kütüphanecilerden daha iyi biliyordu, yayıncıların çoğunun kitap listelerini ilgili firmaların sahiplerinden daha iyi biliyordu, üstelik anlaşılmaz ancak her zaman ince hafızasının büyülü güçleri dışında kendisine rehberlik edebilecek hiçbir şeyi yoktu.
Sayfa 21 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Hani insan kontrolü kaybettiğinde, zihinsel güçlerinin yetersizliğini ve eksikliğini fark ettiğinde hep sinirlenir ya, işte kendime öyle sinirleniyordum. Ancak, yine de umudumu kaybetmedim. Küçük bir şey yeterli olacaktı çünkü tuhaf bir hafızam vardır; iyi ve kötü yanlarıyla birlikte bir yandan dik başlı bir şekilde güvenilmez, diğer yandan da son derece güvenilirdir. Somut olaylardaki veya yüzlerdeki en önemli ayrıntıları derinliklerine çeker ve hiçbir istemli çaba onları bu derinliklerden çıkarmaya yetmez. Fakat bir kartpostal, bir zarfın üzerindeki adres, bir gazete parçası gibi en ufak bir işaret, oltasını atan ve başarılı bir şekilde canlı, mücadeleci ve isteksiz bir balığı oltasıyla yakalayan bir balıkçının istediği şeyle ilişki kurmasına yeterli olduğu gibi benim için de yeterlidir. İşte o zaman, bir kez gördüğüm bir insanın özelliklerini hatırlayabilirim; ağzının şeklini, ağzının sol üst tarafındaki eksik köpek dişini, kahkahasının çatlak tonunu, gülerken bıyıklarının titremesini ve kahkahanın yüzünü nasıl değiştirdiğini; hepsini hatırlayabilirim. Yalnızca bu fiziksel özellikler gözümün önünde canlanmakla kalmaz, aynı zamanda yıllar sonra o kişinin bana söylediği her sözcüğü ve cevaplarının mahiyetini de hatırlayabilirim. Ancak geçmişi canlı bir biçimde görüp hissetmem gerekirse, çağrışımları başlatmak için birtakım somut bağlantılara ihtiyaç duyarım. Hafızam soyut düzlemde tatmin edici bir şekilde çalışmaz çünkü.
Sayfa 10 - Dekalog Yayınları
Sahaf mendel
Jacob Mendel'in, İngiltere Müzesi'nin okuma salonundaki genel kataloğa benzeyen ancak iki ayağı üzerinde yürüyebilen canlı bir sözlük olduğunu anlamaya başlamıştım.
Sayfa 19 - Dekalog Yayınları
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.