"Yanlış bir şey demedim, değil mi?" diye şüpheyle, konuşmasını kastetti Gülay.
"Ooldukça iyimser olduğunu söyleyebilirim," dedi Osman. Gülümsediğini fark edince hemen eski haline döndü. Gözlerini yola dikip aralarında oluşan yumuşamayı görmezden gelmeye çalıştı. Genç kızın çekiciliği etkisini hızda gösteriyordu. Buna bir çare bulması lazımdı ama ne yapacağını bilmiyordu. Bir an önce ondan kurtulmalıydı. Evet! En iyisi buydu. Tamam da nasıl yapacaktı?"
"Para ve rahatlık için bu tuzağı kurmadınız mı? Hayal etmesen bile hayallerin gerçek oldu işte!"
Gülay'ın gri gözlerindeki ışık iyice söndü. Yüzü bembeyaz olmuştu. Kendisini savunmak için çaba harcamaya gerek görmedi. Kocasının kafasında oluşan Gülay görüntüsünü değiştiremeyeceğini biliyordu. Keşke bu kötü evlilik için ona söyleyebileceği birkaç mantıklı sözü olabilseydi. Keşke şu bakışları biraz yumuşatabilseydi. Keşke kendisine bakan şu gözlerde biraz merhamet görebilseydi. Onun mutsuzluğunda payı olduğunu biliyordu ve bu gergin dudakları nasıl gülümsetebileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.."
"Hayatta bazı şeyler kaçınılmazdır, kızılım! Bir oyuna giriştiniz ve hepiniz sonucuna katlanacaksınız. Ben de tabii.." Gözleri güzel dudaklarına takıldı. Gülümsemesi yavaşça yok olmuştu. "Emin ol boşanmak her ikimiz için de bir kurtuluş olacak.."
"Osman karısının yanağından kayan gözyaşını parmağının ucuyla sildi. "Ağlama artık..." diye fısıldadı. "Gözyaşlarına dayanamadığımı biliyor musun?"
"Mutluluktan!.." dedi Gülay. "Sadece mutluluktan!.. Bu sefer ağlamak hoşuma gidiyor. Senin için üzüntüden ağladığım çok gecelerim oldu. Şimdi ise çok mutluyum? Bırak ağlayayım. Sen beni sevdikçe... kollarımda olduğum sürece her şeye karşı koyabilirim!"
"Seni her zaman seveceğim..." diye fısıldadı Osman."
"Sen benim alınyazımsın. Sen benim şansımsın. Sen benim başıma gelen en güzel şeysin.."
"Gülay gülümsedi. Gözlerindeki aşk ilk kez meydana çıktı ve Osman midesinin düğümlendiğini hissetti. Gördüğü şeyin sevgi olduğuna yemin edebilirdi ama... Acaba?"