Şiir değil sevdiğim bu aslında
Mısralara sığmadı yine ölümsüz aşkın
Belki bir mektup, bir hikaye, ya da bir roman
Artık adını sen koy, ne sayarsan say
Birde böyle anlatmak istedim sevgimi sana.
Biliyorum mısralar çaresiz, kelimeler yetersiz
Aklım dumura uğramış paniklemelerde
Hangi dilde hayat bulur ki aşkının anlamı
Affet beni, bağışla sevdiğim
Seni anlatacak alfabe daha icat olmadı.Bilmem nasıl anlatmalı ki...
Gece gökyüzünün en parlak yıldızı ya süreyya
İşte o bile sönük kalırdı senin yanında.
Dünyanın en güzel sesli kuşları bir araya gelse
En güzel ezgilerini çalsa hep birden enstrümanlar
Yarış etse birbiriyle, ne kadar soprano varsa
Yine de zerresini taklit edemezlerdi sesinin
Beyhude bir çaba, yarış etmek olurdu imkansızla.
Güneş tutulur, gölgesinde kalır gözlerinin
Ya da hangi ceylan bakabilir ki senin gibi.
Sarmaşık saçların, yanakların, bir de gül pembesi dudakların
Alnın, kaşların, burnun, ancak bu kadar yakışır bir yüze
Sanmam eşin yoktur, rastlamak zordur yeryüzünde
Bir ihtimal, cennette bir huridir benzerin belki de.
Aşkın ekmek gibi kutsal, su gibi aziz
Bırak aşkını, daha ötesi
Allah’ın bir lütfu, bir ihsanı seni tanımak bile.
Seni sevmek nasıl bir insanı sevmenin ötesindeyse
Özlemin bile farklı, akıllara durgunluk verecek derecede
Öyle bir özlem ki bu; Hiç bir şey dindiremiyor sensizliği
Allah’ım bir insan nasıl özler gözlerine bakarken bile sevdiğini.Affet beni, bağışla sevdiğim...
Ne kadar yüceltmek istesem de, hep eksik kalıyor bir tarafı
Ama benim suçum değil, bu kelimelerin acizliği.
İşte böyle birisi, benim delicesine sevdiğim
İşte ben böyle birisine gönülden kelepçeliyim.(Şahika)