Florence hem âşık olmak istiyordu hem de kendi olmak. Ama kendi olmak için hep hayır demesi gerekiyordu. Oysa artık kendisi değildi. Hastalıklı tarafa fırlatılmıştı, normal hayatın zıttiydi orası
Edward'ın bulunduğu çevrede erkekler açık saçık şakalar yapmakla, cinsel konularda beceriksizce böbürlenmekle ve alabildiğine içmenin tetiklediği kaba saba samimiyetlerle yetinmeliydiler, ne var ki bunlar, bir kızla tanışma şanslarını azaltıyordu.
Kuyruğa girer ya da bir bekleme odasında bekler diye cebinde her zaman karton kapaklı bir kitap, genellikle de tarih kitabı bulundururdu Edward. Okuduğu şeyleri iyice küçülmüş bir kurşun kalemle işaretlerdi.
Violet, Sovyetler Birliği'nin alaycı bir diktatörlük, acımasız ve kalpsiz bir devlet olduğunu, Nazi Almanyası'nı bile aşan boyutta bir soykırımdan ve geniş, ne olduğu pek anlaşılmamış bir siyasi esir kampları şebekesinden sorumlu olduğunu söylüyordu